Bakma sen sevgili dostum, milletin Cumhuriyet bayramını sosyal medyadan öylesine kutlama mesajları atmasına...! İşin aslı hiç öyle yabana atılacak kadar basit, öyle sıradan bir bayram da değil bilmeni isterim...

Önce sana şövalye ruhlu insanlardan  bahsederek başlayayım. Onlar, kimseyi arkadan vurmadıkları gibi kimsenin arkasından da laf üretmezler; inandıkları dava için ölümüne yüz yüze savaşırlar. Bazen kılıcıyla, bazen silahıyla,  bazen de fikirleriyle yaparlar mücadelelerini. Cesaret yüklü insanlardır, hiç bir şeyden korkmazlar. Ölüm, onlar için davalarının  şerefidir. Cesurdurlar, gözü karadırlar, düşüncelerini hayata geçirmek için mücadele ederler. Organizasyon yetenekleri yüksektir; kadrocudurlar; toplumu ortak bir amaç uğruna motive etmeyi iyi bilirler. Özgürlük savaşçısıdırlar. Enerjileri ve heyecanlarını akılla ve gerçeklerle birleştirirler.  Korkmadıkları için değil, korkuya rağmen cesurdurlar. Bir amaç ve inandıkları dava uğruna başlattıkları savaşı sonuna kadar sürdürürler; tek başlarına kalsalar da.  Cumhuriyete giden yol, işte bu özellikleri taşıyan insanların eseridir sevgili dostum!  Asker ya da sivil, birliktelik ruhuna inanırlar. Akıl ve inancı el üstünde tutarlar. Ve dünya tarihini işte böyle şövalye ruhlu insanlar yazmıştır! Bizim şövalyelerimizin başında ise Mustafa Kemal geliyor. Özgürlük ateşiyle yanıp tutuşan ve memleketin her tarafında birer çoban ateşi yakan milletin umudu olmuş; birbirinden bağımsız yanan bu çoban atesini tek bir ateşe dönüştürmüş ve adına da Kuvayi Milliye denmiş...Bir taraftan emperyalistlerin sömürgeci düzenine karşı baş kaldırırken, içte de bir egemenlik mücadelesi yürütmüşlerdir. Milletin namusunu, şerefini, haysiyetini ve onurunu koruma adına Ya istiklal, ya ölüm diyerek ulusal kararlılığa dönüştürmüşler; gerçek birer vatansever olarak, bütün engellemelere rağmen sabırla, gayretle ve azimle yol almışlardır. Karanlıktan aydınlığa giden yolda kararlılıkla bağımsız bir Türkiye hayalini gerçekleştirmişlerdir. En büyük savaşı ise cehalete karşı veren bu şövalye ruhlu kadro, ülkesini çağdaş değerlere kavuşturmak, halkın refahını ve mutluluğunu sağlamak içinse egemenliğin kaynağını değiştirmiş; Cumhuriyet yani halk iradesini hakim kılarak, Türk insanının aklını da özgürleştirmek için bir adım atmıştır. Cumhuriyet, bizim dilimize Arapçadan geçen bir kelimedir ve "Bütün halkın idaresi" demektir. Bu kelime ‘cumhur’dan yani halktan çıkar. Cumhuriyette egemenlik, kral, kraliçe, padişah, sultan gibi tek bir kişiye değil halka aittir. Tek adama mahkûm olmamaktır; ondan merhamet dilememektir. Onun iradesine boyun eğmemektir. Halk, belirli zaman aralıklarında oy vererek, yine halktan olan yöneticilerini seçer yani temsilcilerini...Işler yolunda gitmezse değiştirme hakkını elinde bulundurur. Zor bir istir Cumhuriyet; emek ister...
“Bu kelime Arapçadan geldi” ama Araplar bu kelimeyi hiçbir zaman bildiğimiz cumhuriyet anlamında kullanmadılar. Çünkü bu rejimi hiç uygulamadılar. Cumhuriyet lafını eden biz Türkleriz! Yaktıkları bu özgürlük meşalesi hiç sönmemiş,  aksine büyüyerek bugünlere kadar gelmiştir. 

Velhasılı kelam sevgili dostum; Türk milletinin karakterine en uygun olarak görülen Cumhuriyet meşalesi, gelecek nesillerin ellerinde varlığını geliştirerek daha insani  daha onurlu, daha müreffeh ve mutlu bir Türkiye için yanmaya devam edecektir. Türk istiklâl ve cumhuriyetini koruma, kollama ve gerekirse kurtarma görevi Türk gençliğine verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!" derken işte o şövalye ruha sesleniyor sevgili dostum; o şövalye ruha...!

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın Özgürlük! Yaşasın Türk Milleti!

"Ne mutlu Türk'üm diyene!" diyen akıl da sevgili dostum öyle böyle bir kuru milliyetçilik yapmıyor; ayrıştırmaya karşı birleştirici ruha atıfta bulunurken, kim olduğunu ve nerden geldiğini unutmamak için sana bir uyarı, bir nasihat ve bir öğüt  veriyor...!

Ne yap et Cumhuriyet bayramını sıradanlaştırma sevgili dostum; sıradanlaştırma! Sizin bildiğiniz gibi değil hani! Var olma sebebimizi önemsemezseniz, size de yazık olur; bize de memlekete de! 

Aydınlık Türkiye'ye selam olsun! Selam olsun Cumhuriyete! Selam olsun cesur yürekli, şövalye ruhlu önderimize ve kahramanlarımıza!

Selam olsun Yarınki Çağdaş Türkiye'ye!

Selam olsun vatanseverlere! Selam olsun gece gündüz demeden düşünen ve üreten  memleket sevdalılarına! Selam olsun Büyük Türkiye hayaline! Selam olsun sevgili dostum; selam olsun...!

"Devlerin aşkı büyük olur
Ya dağlar yerle bir olacak
Ya kıyametler kopacak
Ya da dünya batacak
Senden öyle ayrılacağım..."