Geçtiğimiz günlerde bir siyasi parti il başkanını sosyal medyadan yayınlamıştım. Trabzon Adliyesi’nden çıkarken ki görüntüsünü atıp, “Neden adliyeden çıktığını” sorgulamıştım.

Bu il başkanı gidip beni karakola şikayet etmişti! 

Şaşırmıştım! O gün şöyle yazdım; “Siyasi parti il başkanı neden bundan rahatsız olur? Gizlediği bir şey mi var?”

Uzatmayayım Taksim Karakolunda ifade verdim.

Şikayeti şöyleydi: “İzinsiz görüntümü paylaştı. Hakaret etti”

Birincisi kimseye hakaret etmedim. İkincisi görüntü paylaşımında izin alınacak durum yok. Ben bir medya mensubuyum, kamuya açık bir alan ve bir siyasi partinin temsilcisi olduğundan buna gerek yok!

Şikayet sonrası savcılık ifademi okudu. Kararını gönderdi.

Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı kararı şöyle duyurdu:”Dosyanın incelenmesinde şüphelinin gazeteci olduğu, paylaşıma konu kişinin siyasi parti temsilcisi olması kamuya mal olan bir kişi olup görüntülerin sosyal medyada şüpheli tarafından gazetecilik görevi çerçevesinde aktarılmasında atılı suça ilişkin unsurları oluşturmadığı anlaşılmış olup, şüpheli hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir”

Kısaca suçsuz diyor! İşini yaptı gazeteci diyor devletin savcısı.. Davaya gerek yok!

Eyvallah halkın yanında görevimizin başındayız!

Peki tekrar soralım bir siyasi partinin il başkanı Trabzon adliyesinden çıktığı anın duyulmasını neden istemez? Siyasi parti il başkanı kendini saklamaya uğraşır mı? Yoksa kendini ifade etmeye mi çalışır? 

E soralım seçim kuruluna uğradı mı? Uğramadıysa hangi tür dosyası için ordaydı? 

Bence bu soruların cevabını en çok genel başkanı Muharrem İnce merak ediyordur.