Yeni bir yıla girerken, öyle kuru kuruya dilek ve temennilerde bulunmakla çok şeyin değişeceğini düşünüyorsan yanılıyorsun sevgili dostum! Zaman, gerçekleri olduğu gibi masaya yatırma ve herkesin şapkasını önüne koyma zamanıdır aslında...Bir tarafta avucunu yalayanlarla, diğer tarafta ise avucunu ovuşturanlarla bir memleket, geleceğe sağlıklı bir yol alamaz demek daha doğru olur...Hemen her alanda, kendini yetenekli görüp iddialı olanları ön plana çıkarmak elbette demokrat siyasetçilerin ve sistemin görevi olacaktır. Değişim diyorsun da sevgili dostum; ülkenin kaderini tek bir adama bağlayarak gerçek bir değişimi başarabileceğini mi zannediyorsun! 

Tarih göstermiştir ki, bir avuç da olsa, iddiası ve insanlığın gelişimine dair bir düşüncesi, planı olan kadrolar, sabırla ve gayretle yol alabiliyorlar; başarıya ulaşabiliyorlar...

Toplumu ikna ederek, gönlüne dokunarak değişime tabi tutabiliyorlar...

Gece uyumayan bu insanların, gündüze sığmayan acıları vardır sevgili dostum! Daha da önemlisi, gömer içine her ne varsa...Kimse anlamasın diye de, çiçek eker üzerine; nihayetinde altı mezarlık, üstü bağ bahçe..! Yine de mücadelesini sürdürür...
Memleketin son elli yılında, olup biten olaylara şahitlik etmiş olan insanlar, derin keder, hüzün ve üzüntü içindeler sevgili dostum! Neden üzülmesinler ki? Ne yazık ki, sürekli dinden, ahlâktan, hukuktan, milliyetten, birlik beraberlikten ve vatanseverlikten bahsedip duran her kim varsa, toplumu adeta büyüleyip esir almış durumda... Beğenin ya da beğenmeyin, iyi ya da kötü işleyen bir devlet çarkını ve kurumlarını geliştirmek için çalışmak varken, sürekli kurumların yapısıyla oynamayı maharet sanmak da neyin nesi...?

Hani bir lâf var ya sevgili dostum;

 "Bir arpa boyu yol alamadık" diye...

Ne kadar yol aldığımız pek bilinmese de, cehaleti, yani bilgisizliği ve düşüncesizliği baş  tacı yaptığımız artık çok belli.
Gönül ne isterdi biliyor musun sevgili dostum? Türkiye'de kardeşlik bağlarını güçlendiren bir siyaset, evrensel ahlâk anlayışı, uluslararası alanda göğsümüzü kabartarak, "Ben Türk 'üm" diyebilmek! Savaş karşıtı gösteriler yapan bir halk!
Haklarına sahip çıkan, değişen koşullara göre daha insani taleplerde bulunabilen, haksızlıklara karşı bilinçli ve örgütlü bir toplum!
Dünyanın en iyi üniversitelerinin arasında yer alan üniversitelerimiz! Özgürce düşüncelerini paylaşan sivil toplum örgütleri!
Ahlâklı, ruh ve beden sağlığı yerinde, donanımlı ve çalışkan bir gençlik! Zor zamanlarda, ülkenin varlığı ve dirliği için siyasi gelişmeyi bir tarafa bırakarak, bir araya gelebilen siyasal partiler!

Hukuk sisteminin ve ordunun dosta düşmana güven vermesi!

Türk parasının değerini korumanın milli bir görev kabul edilmesi!

Okullarda ümitli, heyecanlı ve hayalleri olan enerjik bir gençlik!

Gelir paylaşımında veya dağılımında  adaletsizliklerin en aza indirilmesi!

Tarım alanlarında ve fabrikalarında zevkle üreten girişimcilerimiz!

Ürettiklerini piyasaya arz edip "Allah binbir bereket versin!" diyen üreticilerimiz! Alınterinin karşılığını fazlasıyla alan işçilerimiz!

Arı veya karınca gibi çalışıp evine ekmek götüren esnafımız! Halkla bütünleşen belediyelerimiz!

Ne yaparsa yapsın, "her şey vatan için" deyip aklını ve mantığını kullanan siyasetçilerimiz! Kazancını emekçiyle paylaşmasını bilen sanayicimiz! Sömürüye karşı başkaldıracak kadar cesur olduğu gibi, demokrasi bilincini de geliştirmek için yola çıkmış aydınlarımız! Çocukları, kadınları ve yaşlıları koruyan erkeklerimiz!
"Yeter ki üretin!" diyerek halkı teşvik eden hükümetlerimiz! Adaletten ayrılmayan mahkemelerimiz! Toplumsal barışı ve esenliği sağlamak için canla başla çalışan fikir adamlarımız, bilgelerimiz ve filozoflarımız!

Daha da önemlisi; dinimizi anlatırken, ikiyüzlülükten ve samimiyetsizlikten kurtulmuş din adamlarımızı; söyledikleri ve vaat ettikleriyle yaptıkları arasında uçurum olmayıp halka karşı dürüst olan siyasetçilerimizi ve devlet adamlarımızı çok özledik sevgili dostum çok özledik...!

Velhasılı kelam; "pınar baştan bulanır" şarkısının verdiği  mesajı anladığımızda, bütün  işlerimizi, körlükten topallıktan veya sistemsizlikten kurtardığımızda ve daha da önemlisi bütün dünyada "Türkler, dürüst, ahlâklı çalışkan  insanlardır" dedirttiğimizde, ancak müreffeh bir ülke veya adam gibi adamlar olacağız...Her defasında, "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!", "Ne mutlu Türk'üm diyene!" ve "İşte gerçek Müslümanlık budur! " dedirtecek işlere imza attığımızda, İnandığımız gibi yaşadığımızda  göğsümüz kabaracak ve ülkemizle gurur duyacağız. Elbette olacak, bütün bunlar; içtenlikle inanıyoruz! Her şeyden önce, özgür olmak istiyorsan, düşüncenin son noktasına kadar seyahat etmekten korkma sevgili dostum; korkma!

Bütün bu güzellikleri çok özledik; hem de çok...!