Aklı başında olan herkes çok iyi biliyor ki sevgili dostum; birileri gidip yerine başkaları gelince, ne din elden gider, ne de ülke...! Türk toplumunun büyük bir kesimi, özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar, günlük yaşamın ve hayat pahalılığının ağır yükü altında ezilmekle kalmayıp insan onuruna dokunan birçok gerçekle birlikte yaşamak zorunda bırakılıyor. Hal böyle iken, sırf seçimi kaybetmemek ve oylarını belli bir yerde tutma uğruna, milletin dini ve milli duyguları ha bire okşanıp büyük bir tehdit varmış gibi korku salmaya devam ediyorlar. Aslında korku dağları çoktan aşmış da, siyasetçi farkında bile değil... Türk usulü başkanlık sisteminin bu ülkenin hamuruna maya olamayacağı iyice anlaşılmışken, doğal olarak seçmen başkanlık sistemi ile güçlendirilmiş parlamenter sistem arasında bir tercih yapacak aslında! Bazıları geriye dönüşü bir kötülükmüş gibi gösterse de, işin aslı hiç de öyle değil! Sonuç itibariyle, halkın seçimi bu! Kim halkı ikna ederse ve gönlüne dokunursa o kazanacak! Kaybeden aslında kaybetmemiş olacak. Sadece sorgulayacak herkes kendini, bu sistem içinde. Sonrasında parti içi yarışlar, kongreler vs. ve yeni yüzlerle yollarına devam edecekler. Peki ya kazananlar? Esas işi zor olan onlar! O kadar çok sorun var ki sevgili dostum çözülmesi gereken...Çöz çöz bitecek gibi değil. Çözüm için sıralama yapılsa bile bir beş yıl düzlüğe çıkmak için herkes bekleyecek. Bu arada, ne din elden gidecek, ne de ülke! Elbette bazı çıkar grupları değişecek...Bazıları silinecek, bazıları kabaracak, bazıları da dönecek menfaatine göre...Bu böyledir malesef!

Savaş ortamında bile "Korkma!

Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!" diyen bir milletin evlatlarıyız biz sevgili dostum! Bugünkü sorunlarımız, o savaş  günlerinin dertlerinin ve belalarının yanında hiçbir şey kalıyor. Yani çözümü bugünkü koşullarda hiç de zor değil...

Bu ülke yıkılmaz; aklınızı kullanın, siyasi palavralara kanmayın!

Paranın nerede saklanacağını en iyi hırsız bilir!

Bakara-Makara (Hâşa), deyip inançla alay edenlerin nerede olduğuna bakın!

Geçmişte, Trt- O. Öcalan söyleşisini hatırlayın! "O, TRT'ye çıkmadı, TRT Kürdi'ye çıktı" deyip milletle dalga geçenleri düşünün!
Theodor Herzl'e gidip mum yakan, saygı duruşunda bulunan, ama Atatürk'ün manevi huzuruna çıkarken kırk takla atanları unutmayın!
Atatürk düşmanlığını kitlelere yaymaya çalışanları, milliyetçiliği ayaklar altına alanları, Osmanlıcılık oynayanları, tarih bilmeden hayalperest yol haritası çizenleri unutmayın!

"Sıfırla yavrum, sıfırla" diyenlerin bir masal kahramanı olmadığını görün!

Davası uğruna "papaz elbisesi bile giyerim" diyenin ruh halini ve samimiyetini düşünün!

"Bop eş başkanıyım, ben ekonomistim; ekonomistim" deyip Ortadoğunun ve Türk ekonomisinin son halini görün!

Hendek kazanları görmezden gelen,

Sayın öcalan!

Üç beş kelle!

Türklük ayağımın altında!

Sürtük, ananı da al git! sözleri hâlâ belleklerde...

Rüşvetin ses ve görüntülü kayıtları!

Man Adası banka hesapları!

İngiltere'ye kaçırılan paralar!

Tefecilere swap adı altında ülkeyi soydurma!

Zürriyetsiz dediğin kişi ile kanka ol, yol arkadaşı ol!

"Camiye ayakkabı ile girdiler, içki içtiler" yalanlarını söyle!

Yenilen onca kul hakkını unut!

Parti gecesinde havaya kalkan rakı bardakları ...

LGBT'ye karşıyız deyip Bülent Ersoy ile aile boyu pozları ver!

Şehit ailelerine küfür ettirmek!

İnsanların deist ve ateist olmasına katkıda bulun!

Herkesi ayrıştırıp küfür ettir, soyup-soydur!

Velhasılı kelam sevgili dostum; yaptığın yollardan, köprülerden, tünellerden, barajlardan, savunma sanayisinden, hastanelerden bahsedip bütün bu olan biten rezillikleri unutturamazsın.

Mahşer günü yüce ALLAH hesap sorduğunda:

"Ey kulum! hal böyle iken neden sesinizi çıkarmadınız? dediğinde, kimin bu sorudan muaf olacağını yine Allah bilir elbette!