Bilge adam der ki sevgili dostum; Allah, bir insanı cennet ile ödüllendirecekse, ona anlayabileceği ve kaldırabileceği güzelliği bahşeder!
Sevgili dostum; insanlığın geçirdiği en büyük tecrübelerden biri, can ve mal güvenliğinin korunmasından ibaret...Bu görevi de devletler, anayasal garanti altına alarak insan hak ve özgürlüklerine saygı duymak zorunda kalırlar. Bu haklar için insanlık büyük mücadeleler vermiş ve hatta ağır bedeller de ödemiş.

Gelgelelim iş kazalarına...Tarihin her devrinde ve her yerinde elbette kazaen ölen ya da yaralanan insanlar olacaktır. Sistemin koyduğu kurallar ve ceza uygulamaları, bu kazaları en aza indirmek üzerine kurulmuştur. İnsan aklının ve deneyimlerinin bir sonucu olarak olası tehlikelere karşı önlem almak yaşamsal bir kurala dönüşür nihayetinde. Çalışma hayatında insanın canını önemseyen ve önemsemeyen ülkeler kategorisi var artık günümüzde. Biz bunun neresindeyiz henüz bilen yok; çünkü bütün veriler, tartışmalı ve taraflı bir yolda ilerliyor. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da, kendi gerçeklerimizle yüzleşmekten kaçan bir zihniyete sahibiz malesef...
Evet; ister maden kazalarında, ister diğer kazalarda ortaya çıkan gerçek gereken yapılacak edilecekten ibaret. Hiçbir akıl, insan değerli bir varlıktır;  yaşamaya ve yaşatılmaya değerdir diyemiyor. Hele siyasetçilerin tutumu tamamen ruhsuzluktan ibaret. Bir o tarafa bir bu tarafa çekerek işi kendi menfaatlerine göre kotarmanın peşindeler ne yazık ki!
Velhasılı kelam sevgili dostum; her ne halde olursa olsun, acıları paylaşmayı da, söndürmeyi de sürekli unutuyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor elbette...

Güvenlik önlemi almadıysan, kaderinde kısa yaşamak yazar...

Kısacası güvenlik yok; yarın yok! Ölenlerin cennete gittiği veya şehit olduğu söyleniyor da, ya geride kalanlar nereye gidiyor; hiç düşüneniz oldu mu?

Ateşin düştüğü ocaklardaki insanlara Allah sabırlar versin..!