Umut verip de güven aşıladığın ve ancak yarı yolda bıraktığın insanların gönül sadakasını, her iki dünyada da veremezsin sevgili dostum!

Bilgenin dediği gibi, "Güvenilir insan olmak, bir insanın erişebileceği en yüksek mertebedir." Nasıl ki, bedenden çıkan ruh, geride sadece ceset bırakırsa ve bu, her şeyin bittiği anlamına geliyorsa sevgili dostum; güven de işte bu ruha benzer. Eğer bir kez zarar görürse, yani kaybedilirse yerine gelmesi mümkün olmaz; sürekli şüphe hali devam edeceği için insanlar ve devletler arasındaki ilişkilerin, ölüm gibi sonuna geliniyor...

Hikâye bu ya sevgili dostum; bir zamanlar, "aşk, güven ve dostluk adında üç arkadaş varmış. Üçü bir arada oldu mu harikaymış her şey. Gün gelmiş Aşk'ın işi çıkmış. Eh, meslek bu kolay mı?

Ama aralarından ayrılmadan önce söz vermiş onlara:

- Beni özlediğinizde, üzülmeyin uzaklarda olmayacağım. Nerede gözleri arzuyla dolu birbirine bakan bir çift görürseniz ben işte oradayım.
Ve ayrılmış yanlarından. Kısa bir zaman sonra da Dostluk, Güven'e;

- Madem öyle ben de yoluma düşeyim. Görev beni çağırır. Ama merak etme, nerede birlikte ağlayan iki insan görürsen bil ki ben de oradayım; demiş!

Güven ağzını açmış veda etmek için ama, Dostluk ayrılmış arkadaşının yanından, başka bir şey demeden... Onun son sözünü dinlemeden!

Ve gitmiş uzaklara...

Güven sessizce içinden geçirmiş elinde olmadan.

-Sizi nerede bulacağımı söylediniz ama, benim nerede olacağımı öğrenmeden çekip gittiniz.

BENİ KAYBEDERSENİZ, BİR DAHA ASLA BULAMAZSINIZ!.."

Kamu otoritesinin, topluma karşı duyarlı, bir o kadar huzur ve güven verici yaklaşımları ülkeleri medeni yapıyor sevgili dostum! Devlete veya hükümete karşı bir güvensizlik duygusu peyda olunca, halk arasında da güven duygusu ve dayanışma ruhu azalıyor...Medeni dünyanın da size bakışı değişiyor malesef küresel ekonominin yaşandığı bir dünyada...Ülkemizde son yıllarda yaşanan bu güven kaybına karşılık, özellikle siyasetçilerin sertleşmesi toplumu da bir o kadar geriyor. İnsan ilişkileri yay gibi gerilmiş vaziyette, herkes bir pozisyon alarak bir şekilde kendini koruma çabasında. Eski tabirle, çobanlar kavgaya tutuştu; çoban köpekleri birbirine havlamaya başladı; kurtlar pusuda olan biteni seyrediyor; koyunlar ise sahipsiz, gergin ve de şaşkın şaşkın  otlamaya devam etmekte...

Velhasılı kelam sevgili dostum; akıllı insan iki şeyden vazgeçemez: "Güveneceği insanlarla dost olmak ve güvenilecek bir insan olmak..."

Ülkelere gelince, güven kaybına uğramış yönetimler ve kadrolar; halk nazarında tekrar güven kazanabilmek için güvenoyu almak ve bunu bütün dünyaya göstermek  zorunda olmalarına rağmen, bu kural nedense işletilmek istenmiyor ve geçiştiriliyor. Neden? Çünkü kendilerine güvenmiyorlar; ahlâklı ve karakterli olmak yerine, kendi menfaatlerini el üstünde tutuyorlar. Zekiler ama ahlâkları ve karakterleri zayıf...İnsan olmak ve özellikle demokrat insan olmak zor be sevgili dostum! Zeki, çevik, ahlâklı, sevgi dolu, çalışkan ve dürüst insanı bir arada bulmadan bir şeyi başarmamız çok zor; hem de çoook zor! Bütün bunlar yaşanırken, mazereti olup da, güven kaybına uğrayanları da bir türlü affetmiyoruz; inancımıza ve çağdaş ahlâk anlayışına rağmen!