Turkiye'nin, gelişen dünya koşullarında, yönetim biçimiyle ilgili görüş ve önerilere ilk ciddi vurguyu yapan Deva Partisi oldu. Bir deklarasyon  metni özelliği taşıyor; ana başlıkları ve ayrıntılarını birer birer ve tane tane Türk kamuoyu ile paylaştılar. Açıkçası gündemi bugünlerde belirleyen kesim muhalefet partileri oluyor. Bundan sonra beklenen şu olmalıdır:

Türkiye'nin düşünce kuruluşları, aydınları, sivil toplum örgütlerinin başkanları ve diğer  siyasetçiler de birer birer fikirlerini beyan etmelidirler. Belki de, öncelikli tartışılması gereken öncelikli konu bu olmalıdır. Diğer tartışma platformlarına baktığımızda, hep aynı yüzlerin yani, sadece güvenlik uzmanlarının, siyaset bilimcilerin, emekli askerlerin, emekli milletvekillerin veya gazetecilerin değerlendirebileceği bir konu elbette değil! 

Açıkçası hemen her kanalda aynı yüzlerden oluşan adeta kadrolu katılımcıların dışında bir tartışma platformu oluşturulması, işin ciddiyetini anlamak bakımından önem arzediyor. En başta siyasal parti temsilcilerinin gözden geçirmesi gereken bir konu olduğu muhakkak; çünkü onlar birer halk temsilcisi...Ekonomi, eğitim, hukuk vs konularında işin uzmanlarına mikrofonu bırakmak gerekiyor. Mevcut sistemin, olumlu veya olumsuz yönleri ortaya konulurken,  diğer taraftan da, neden güçlendirilmiş  parlamenter sisteme geçilmesi gerektiği ya da gerekmediği masaya yatırılmalıdır. Ülkemizin, artık bir fikri ve memleket adına bir davası olan insanlarına söz hakkını vermek şart!

Tarihin derinliklerine indiğimizde veya günümüzde, ülkelerin mevcut anayasalarına ve kanunlarına baktığınız zaman, kâğıt üzerinde her şey gayet şık ve insani görünse de, uygulamada hiç de öyle olmadığı anlaşılacaktır.

Velhasılı kelam sevgili dostum; demokratik bir anayasa ve hukuk metinlerini yazmakla iş bitmiyor; bunları hayata geçirmek için uygulamalar ve pratikler büyük bir önem kazanıyor. 

" Adalet, mülkün temelidir!" prensibini sadece duvarlara yazarak değil, insanların aklına ve gönlüne de işlemeniz ve güven vermeniz gerekiyor. Yani, toplumun kafasındaki soru işaretlerini kaldıracak manevralara ihtiyaç var...Aksi takdirde, bedeli ağır oluyor; taşlar sürekli yerinden  oynuyor; egemen güçlerin taleplerini karşılamaktan başka bir işe yaramıyor. Açıkçası bu değişim rüzgârını, ancak yeni yüzler, yeni kadrolar veya yeni siyasal bir güç estirebilecektir; gerisi yalan...!