Farkında mısın sevgili dostum; geçmişte, "kahrolsun emperyalizm", "kahrolsun faşizm", "kahrolsun Amerika" ve "kahrolsun İsrail" diyen hiç kimsenin sesi çıkmıyor artık; nedense..! Yoksa bunların her biri para sahibi olup kapitalist sınıfta üst seviyelere mi çıktılar ve sustular..! Sağcısı, solcusu, dincisi ve milliyetçisi hiç farketmez...Herkes, malına mal katmanın peşine düşmüş kısacası...Mevcut, sistemsiz düzenin birer parçası olarak hayattalar hâlâ! Bilen bilir elbette...
Bu memlekette, her şeye rağmen, gerçekleri haykırarak tarihe not düşen ve gelecekte vebal altında kalmak istemeyen insanlar da var sevgili dostum! Sen bakma başka şeyler söyleyenlere...Mevzu, tamamen ülkenin yücelmesi ve müreffeh olması mevzusudur. Planlama yapmadan, belirsizlikleri gidermeden, ekonominin temel göstergelerine dair taahhütler vermeden ve buna uymadan para pul işlerinde başarılı olmak gerçekten zor görünüyor...
Asırlar önce bilge, "para, gübre gibidir; onu tarlaya, yani piyasaya eşit olarak yaymazsan eşit verim alamazsın!" derken ne kadar çok haklı olduğunu biz yeni yeni öğreniyoruz. Parayı, devletin ve sermayedarın denetiminde mi tutmak, yoksa tabana da yaymak mı meselesi bu açıkçası... Ülkemizin yetiştirdiği nice kaliteli ve karakter sahibi maliyeciler ve ekonomistler varken, hiçbir şeyden habersizmiş gibi para konusunu bir türlü idare edemiyoruz malesef...Paramızın değerini korumada başarısızız; arz ve talep konusundaki hassas dengeleri kurmayı bir türlü beceremiyoruz; hep ayrıcalıkları, iltiması ve torpili seviyoruz; gelirde adaletli dağılımı gereksiz görüyoruz; sanki kişi başına düşen gelir arttıkça birileri rahatsız oluyormuş gibi. Bir çeşit saltanat, feodalite ve ağalık ruhumuza, genetik yapımıza işlemişçesine ezmeyi de ezilmeyi de seviyoruz sanki..! Kendini beğenmiş, üstünlük iddiasında olup kendini toplumdan soyutlamış hınzır bir grubun yanında, ezilen suskun kitleler de var...
Uluslararası krizlerin yarattığı fırtınaya karşı duramıyor; bir o yana, bir bu yana savrulup duruyoruz. Her şey allak bullak olunca, "dünyada da böyle" deyip sabır telkin ediyoruz... Ortalık toz duman iken, binlerce yetenekli insan perişan olmakla kalmıyor; heba da oluyor! Yazık, hem de çok yazık...!
Bak sevgili dostum!
Allah, iyi kullarını nankörlerle imtihan eder; ama onlara yar etmezmiş...!
"Derdimiz, insani bir düzen kurmaktır" diyenlere kulak ver sevgili dostum! Böyle bir düzende, evine hırsız girmesin diye bahçene bir köpek alsan da, o köpeği de çalarlar; seni de çalarlar; inan çalarlar...
Temiz vicdanlı ve güzel ahlâklı insanlar yetiştirip bu memleketi onlara bırakmaktır derdimiz...Yoksa dinimiz din, ahlâkımız ahlâk, aklımız akıl olmaktan çıkacaktır...
Dış güçlere gelince, bu konu, çoğu kez siyasetçilerin söylediği ciddi yalanlardan biri sevgili dostum! Kısacası, dış güçlerin sevicisi olmayı sevenler de var, dengeyi savunan da var bu memlekette...Bakma sen, ona buna!