Aman diyorum Rabia işaretini yapmayın, Hollanda'ya kızıp portakal soymaya benzemez, Sisi Rabia işareti TERÖRLE ilişkilendiriyor. Sisi'ye Bay Bay yapın uğurlarken !!

Siyaset öyle bir arenadır ki, dünün kavgası bugünün barışı, bugünün düşmanı da yarının dostu olabilir. Türkiye'ye Abdülfettah el-Sisi’nin gelişi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından karşılanacak olması, tam da bu durumu özetliyor. 2013’te Mısır’da yaşanan askeri darbe sonrası Sisi, Rabia Meydanı'nda yaşanan katliamlarla anılırken, Türkiye’de Rabia işareti, Erdoğan'ın dilinde "Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet" diyerek yükseldi. Bugün gelinen noktada ise diplomasi, geçmişin tüm sert söylemlerini bir kenara bırakıp yeni bir sayfa açmanın eşiğinde.

Rabia İşareti: Geçmişin Gölgesi mi, Geleceğin Umudu mu?

Erdoğan, yıllarca Rabia işaretini elinden düşürmedi. Bu işaret, sadece dört parmakla yapılmıyordu; dört temel ilkeyi de işaret ediyordu: Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet. Anlamı derin, mesajı netti. Rabia işareti, Mısır’da Sisi’ye ve darbecilere karşı bir duruşun simgesiydi. Sisi ise Rabia’yı "terörizmle" özdeşleştirdi ve bu sembolü kullananlara karşı sert tedbirler aldı. O dönemde Erdoğan, uluslararası toplumu Mısır’daki darbeye sessiz kalmakla suçladı ve Rabia işaretini tüm Müslüman dünyası için bir sembol haline getirdi.

Ama ne demiş atalarımız? "Düşmanımın düşmanı dostumdur." Siyasette ise bu söz "Dostumun düşmanı da, çıkarım varsa dostum olur," diye evrilir.

Sisi’nin Dönüşü: Yeni Bir Sayfa mı, Eski Defterlerin Kapatılması mı?

Bugün, tüm bu söylemler bir kenara konmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sisi, diplomatik bir dostluk seremonisi için bir araya gelmek üzere. Kimin aklına gelirdi? Dünün düşmanı, bugünün dostu olma yolunda. Bu dönüşüm, kimine göre bir “U dönüşü,” kimine göre ise diplomasi sanatının inceliklerinden biri.

Siyaset bazen bir satranç oyununa benzer. Elini taşırken düşüneceksin; ama unutma ki, "şah" diyebilmen için hamlelerini iyi hesaplamalısın. Erdoğan ve Sisi arasındaki bu buluşma, satranç tahtasında yeni bir hamleye işaret ediyor. Diplomaside kazan-kazan stratejisi, bugün kazan-kaybetten daha önemli görünüyor. Kim bilir, belki de bugünün dostluğu, yarının barışına vesile olur.

Akdeniz'de Sisi ile Görüşmemenin Bedeli: Kaçırılan Fırsatlar ve Bölgesel Güç Kaybı

Doğu Akdeniz, son yıllarda uluslararası diplomasinin en sıcak gündem maddelerinden biri haline geldi. Enerji kaynaklarının bolluğu, ticaret yollarının stratejik önemi ve jeopolitik dengeler, bu bölgede güçlü olanın sesinin daha gür çıkmasına neden oluyor. Türkiye, bu denklemin önemli bir oyuncusu olarak, Mısır ile olan ilişkilerindeki sertlik nedeniyle Akdeniz’de önemli fırsatları kaçırdı. Sisi yönetimiyle köprüler atılırken, Yunanistan ve Güney Kıbrıs gibi ülkeler Mısır’la yakınlaşarak Türkiye’ye karşı cephe aldı.

Mısır, Akdeniz’deki enerji ve deniz yetki alanları konusunda önemli bir oyuncu. Türkiye ve Mısır’ın arasının bozuk olduğu dönemde, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile deniz yetki alanı anlaşmaları imzalayarak, Türkiye’nin Akdeniz’deki hak iddialarını sınırlamaya çalıştı. Türkiye’nin bu süreçte Sisi yönetimiyle diplomatik ilişkilerini koparması, Akdeniz’de yalnız kalmasına ve bölgede çıkarlarını savunmakta zorlanmasına yol açtı.

Bu durum, Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarını koruma noktasında ciddi bir dezavantaj yarattı. Akdeniz’deki enerji rezervleri ve deniz yetki alanları konusundaki anlaşmazlıklar, Türkiye için büyük bir jeopolitik ve ekonomik kayba dönüştü. İşte tam da bu noktada, Sisi ile yeni bir sayfa açmak, Akdeniz’deki dengeleri Türkiye lehine çevirebilir. Mısır ile geliştirilecek bir diyalog, Türkiye’nin bölgede daha etkin ve güçlü bir politika izlemesine olanak tanıyabilir.

Siyasetin Girdaplarında: "Ne Oldum Dememeli, Ne Olacağım Demeli"

Bugün karşılanan Sisi, dün eleştirilen Sisi’den çok farklı değil. Aynı kişi, aynı politika. Değişen ise siyaset rüzgarlarının yönü. Ne demişler, "Düşmanını iyi tanı ki, dostunu da iyi bilesin." Erdoğan’ın Sisi’yi karşılaması, belki de yeni bir dönemin habercisi; belki de sadece çıkarların kesiştiği bir noktada verilen diplomatik bir selam. Her halükârda, siyasetin sahnesinde bu tür dönüşümler, halkın zihninde soru işaretleri yaratmaya devam edecek.

Rüzgarın Yönü Her An Değişebilir

Bugün Rabia meydanlarından yükselen sesler, diplomasi koridorlarında yankılanıyor. Belki de en büyük ders, siyasetin her an değişen yüzüyle hayatımıza yeni anlamlar katmakta gizlidir. Dünün düşmanı bugünün dostu olabilir, ama unutulmamalı ki rüzgar her an tersine dönebilir. Siyaset, her daim sürprizlere açık bir oyundur ve bu oyunda asla kesin konuşmamalı. Belki de tam da bu yüzden "Ne oldum değil, ne olacağım demeli."

Erdoğan ve Sisi görüşmesi, belki de Akdeniz’de Türkiye’nin yeni stratejik hamlelerinin habercisi. Bu sefer, satranç tahtasında Türkiye'nin eli daha güçlü olabilir. Yeter ki, bu diplomatik açılım, doğru strateji ve kararlılıkla devam ettirilsin.

Sisi'ye Bay Bay yapın uğurlarken !!