Bildigimiz halde kafamızı çevirdiğimiz, duymak istemediğimiz acı gerçekler. Sanki duymazsak, görmezsek "gerçekten" ne eksilebilir ki?

Ne değiştirebiliriz ki ondan.

Bu zamana kadar gerçek asla şah mat olmamıştır. 
Doğru değişebilir, kime göre neye göre diye sıralanabilir.

Fakat gerçek öyle mi?
Gerçek güneş gibidir, arada bir kaybolsa da  eninde sonunda doğar.

Ve onu görmememiz imkansızdır. 
Acı gerçekler ve tatlı gerçekler, ikisi içinde aynı şeyi söyleyebilirim, ikisini de kıvamında sindirmeli ve sonrasında kabul edilmelidir.  Gerçek ne kadar zor olursa olsun kabullenmek hayatınızı kolaylaştıracaktır. 
Var olan gerçeği inkar etmek yada kabul etmemek sizi sahte hayaller ve yalanlar labirentinin içine sokar. Evet hep hayallerimiz ön  plandadır, fakat hayallerin  gerçeğin karşısında en ufak bir şansı bile yoktur.

En doğrusu gerçeğe yakın olan hayaller kurmaktır.

Sonrasında kaybetseniz de ağır hasarlar almazsınız.

Gerçeğin düşmanı çoktur.

Yalanın da yandaşı. 
Fakat size şunu söyleyebilirim ki savaşmamanız gereken tek gerçek, ''gerçeğin'' ta kendisidir.