AVM’lerin ve marketlerin gezinti yerleri olmadığı, öylesine dolaşırken hesapta olmayan harcamalar yapıldığı sık sık söylenir. Aynı durum sosyal medya alışveriş siteleri içinde geçerli.  

Son yıllarda gıda ile ilgili reklamlar, özellikle “doğal ve organik” olduğunu iddia eden satış siteleri internette çoğaldıkça çoğaldı. O kadar cazip cümlelerle gıda ürünü satışı yapılıyor ki, satış sitelerinin sayfalarına bakınca almadan duramıyorsunuz.  

Tek neden yapılan reklamların cazibesi değil tabi…  

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, şehirleşmenin artmasıyla beraber köy yaşamına, doğal lezzetlere daha sağlıklı oldukları gerekçesiyle ilginin giderek artması.  

Her zamanki gibi insanların bu ilgisini fırsata çevirenler sosyal medyada, “tazecik, organik, doğal” etiketi ile hiçbir denetime takılmadan ürünlerini satarken bizlerde, başka bir sağlıksızlıkla karşı karşıya kalıyoruz.   

“Çoğumuzun aklı karışık. 'Doğal' diye satılan ürünler katkısız mı? 'Köy' ibaresi o ürünün sağlıklı olduğu anlamına gelir mi?”

Özellikle kavramların içeriğini bilmek, ‘Doğal’ ve ‘köy’ ürünlerini organik gıdalardan ayrıştırmak gerekiyor.  

Organik ürünün farkı; 

Tarım ürünlerinde kimyasal gübre ve ilaçların çok fazla kullanılmaya başlanması hem sağlığımızı, hem de doğayı tehdit edince, 1990’lı yılların başlarında AB’de de yasalaşan organik tarım ve sertifika zorunluluğu günümüzde ülkemizde de uygulanmaktadır.”  

Bu yasaya göre; tohumun denetlenmesi, organik sertifikalı tohum kullanılması, bunlar yoksa standart/ hibrit tohum olması, GDO’lu tohum hormon, kimyasal madde, sinek veya böcek ilacı, katkı maddesi asla kullanılmaması ve bu ürünlerin yetişeceği alanlarda, son 2 yıl içerisinde yangın yaşanmamış olması gibi şartların oluşması gerekiyor.  

 Hepsinden önemlisi; organik tarım işine girmek isteyen kişi ya da kurumların kontrol, denetim ve sertifika işlerini tamamlama zorunluluğu vardır.   

Üretiminden itibaren tüm aşamaları kontrol edilen, herhangi bir zararlı katkı maddesi kullanılmayan ve sertifikalandırılan ürünlere ancak organik ürün adı verilmektedir.  

 “Renkli, ilgi çekici resim ve videolarla internet üzerinden satışa sunulan, pazarlanan köy etiketli ürünlerin sağlıklı veya sağlıksız olduğu iddia ve garanti edilemez, organik tarım ürünü olarak kabul etmek ise mümkün değildir .” diyor yetkililer. 

Başka bir deyişle, “% 100 Doğal”, “Hormonsuz”, “Hakiki”, “Köy ürünü”, “Saf” gibi ibarelere aldanmamalı. Bu ibareler, ürünün organik olduğunu göstermez.

Sonuç olarak; Pandemi sürecinden sonra insanlarda artan organik, doğal ve sağlıklı beslenme talebine karşılık devletin de bir şeyler yapması gerekiyor. Toprağı ve konumu elverişli boş araziler inşaata değil, organik tarıma açılmalı.   

Tüketici bilinçlenmeli…  

Bunun için özellikle medyanın eğitici görevini üslenmesi, etiket okuma alışkanlığını edinmemiz gerekli.