Trabzonspor’un bu yıl bambaşka bir havaya, kimliğe büründüğünü gözlemliyor ve bundan da keyif alıyoruz. 

Bu keyif veren hava ve kimliğin, ligin 11.  haftası itibarı ile en yakın rakibi Hatayspor’a 4 puan farkla, İstanbul’un üç büyüklerine 7’şer 8’er puan farkla lider olmasıda ayrı bir keyif ve gurur veriyor insana, dilerim bu mutluluğu lig boyunca yaşar ve bu uzun maratonun sonuna kadarda koruyarak hedefe ulaşmak ve bütün camiayı sevince boğmakla sonuçlanır.

Trabzonspor’un bu keyif veren ve namağlup lider olmasınında bir sırrı var muhakkak, hocanın, camianın ve taraftarın katkıları tatbiki yadsınamaz ancak, başka bir sır ve itici güç var aslında! Nedir bu? söyleyeyim!!

Takım içerisindeki oyuncu grubunun kültür çeşitliği ve zenginlikleri, bir birlerine o kadar yakın ve benzerki hemen örtüşerek bir uyum içerisinde bunu sahaya yansıtmak suretiyle başarı odaklı ahengi ve keyfi beraberinde getirdi.

Trübünlerde taraftar, Trabzon’un yöresel ve milli dansı, yani Akçaabat’ın, Tonya’nın, Düzköy’ün, Maçka’nın, Sürmene, Of ve Hayrat’ın horonu ile coşup coştururken, sahada Trabzonspor’un Yunan oyuncuları Bakasetas ve Siopis, kelebek gibi uçup arı gibi sokmak suretiyle Yunan Sırtakisini sahneye koyuyorlardı.

Bizim sahadaki uşaklar, Abdülkadir Ömür, Abdülkadir Parmak, Uğurcan Çakır, Hüseyin, Serkan boş dururmuydular sanki, onlarda, Trabzon’un dillere destan kolbastısını, yunanlı takım arkadaşlarına nazire yaparcasına, fırtına gibi esip arı gibi sokarak hoptek hoptek sahneye koyuyorlardı.

Bu üç benzer unsurun bir arada olması, kısaca Trabzonspor’un bitmeyen enerjisinin sırrı bu üçü bir arada dediğim unsurdur.

Evet, bu senenin sırrı burada diye düşünüyorum, Sırtaki, Horon ve Kolbastı’nın buluşup birleşmesi ile coşan ve coşturan Trabzonspor, bu üçlünün enerjisi ile puanları toplayarak namağlup liderliğini sürdürmektedir.

İnşallah sezon sonuna kadarda devam edecek olan bu bitmeyen enerji ile vurucu güç 3’ü bir arada oldukça kimse Trabzonspor’un bileğini bükemeyecektir. 

(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)