Türkiye’nin 2023 sonrasında nasıl bir ülke olacağına karar vermek seçmenin elinde.

Seçmen gördüklerinden ve yaşadıklarından yola çıkarak, kendini en iyi ifade eden 2023 sonrasında da, ülkenin büyük sorunlarını taşıyabileceğine inandığı siyasi kimliklere, vizyon ve programa desteğini verecektir. Siyasiler gibi, kazanalım da sonrasına bakarız düşüncesinde değiller.

İttifaklar ne kadar genişlerse genişlesinler, hangi hikâye ile karşılarına çıkarlarsa çıksınlar, halkın zihninde “seçimden sonrası var.”  Yani bir sonraki adımda parçalanmış ittifaklar ve yönetme sorunuyla karşılaşmak istemiyor.

Dolayısıyla toplumun önüne seçim getirdiğiniz kadar seçimden sonra neler yapacağınızı da gerçekçi bir dille anlatmanız, stratejinizi iyi belirlemeniz gerekiyor.

“İsaiah Berlin’nin, Tolstoy’u anlatan ‘Kirpi ve Tilki’ kitabında, Yunanlı şair Archiloschus’undan şu aktarması göze çarpar: “Tilki her şeyi bilir, ama kirpi çok büyük olan ve tek bir şey bilir”.  Berlin’e göre, tilkiler gerçekliǧi çokluk içinde görüp, kucaklarken, kirpiler bir’e yani ‘birleşik bütünlüǧe’ inanırlar.”

Kirpi ve tilki tiplemesini günümüz siyasetine kurgularsak…

Bir tarafta şekilden şekile giren, bunun için her alanı kullanan, puslu ortamları kombine etmeye çalışan ve her şeyi bildiğini iddia eden siyasi tavır var. Buna tilki tavrı diyoruz.

Diğer tarafta kimliğinin temsilcisi olmuş, sınırlarını çizmiş, ulaşmak istediği sonucu bozan şeylere, görüş ve eleştirilere karşı pozisyonunu almış, hedefini açıkça ortaya koymuş siyasi tavır var. Buna da kirpi tavrı diyoruz.

Tilki kurnaz bir hayvandır. “Her ne olursa olsun kazanmalıyım” der. Avlarını ele geçirme süreçlerinde de aynı kurnazlıkla davranıp, avlarına arkalarından yaklaşır… Ortama çabuk adapte olması, karmaşıklıkla baş edebilmek için sürekli şekil değiştirmesi ile tanımlanır.

Kirpiler ise inandıkları konusunda esnek davranmazken, tecrübelerinden faydalanır… Ne yapılması gerektiğini bildikleri için de,  tek bir savunma hareketiyle bile strateji oluşturabilirler. (Herhangi bir tehlike anında kendilerini top halinde kapatma, gelecek bir tehlikeye karşı hep uyanık olma gibi...)

Genelde çözüm odaklı olan kirpiler, stratejilerini belirlerken, kendilerine şu soruları sorarlar; “Yaptığım şeye inanıyor muyum? Bir fayda yaratıyor muyum? Hangi sorunlara odaklanmalıyım?”

Ülke sorunlarına çözüm noktasında ( tilki kurnazlığını kullanarak, bazılarını küstürmemek adına) çekingen davranan ve “Kervan yolda düzülür.”  mantığı ile hareket eden, çok başlılık yüzünden de, bir türlü strateji geliştiremeyen partiler ve ittifaklar vatandaşa umut vermiyor…

Halk, seçimden sonrasını işaret ederek bir hedef oluşturanların peşinden gidecektir.

Montaigne :”Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez” diyor.

Siyasetin hedefi de ancak halkın önceliğini gözetmekle olur.

Sonuç olarak; Seçimin kendi lehine işleyeceğine peşinen inananlar yanılıyor…

Seçmen, şeklen mesajlar veren, ticaret kafasıyla kendi gelişimlerine dikkat çeken partilerin değil, daha temkinli, istikrarlı biçimde sorunlarını dile getiren ve tek bir konu etrafında halkı bütünleştirmeyi başaranların yanında olacaktır.