Son zamanlarda
Hak, hukuk ve adaletten sapılarak,
Liyakate hiç önem verilmemeye başlanıldı…
Yalaka ve ikiyüzlüler,
Kadroları doldurmaya devam etmekteler…
Yüksek bir makama atanmak için
Ya çok iyi yalama yapmak
Veya sırtını iyi bir yere, dayamak gerekmekte…
Liyakatli olanlar dışlanıp, hemen harcanmaktalar…

Akşamüzeri
Günlük yürüyüşümü yaparken telefonum çalmıştı…

Açarak, telefona bakmıştım,
“Alo buyurun”

“Alo, Rahman Bey’le mi görüşüyorum”

“Evet, siz kimsiniz?”

“Ben, bakan beyin danışmanıyım,
Çalışmalarınızı, takdirle takip etmekteyiz…
Güzel çalışmalara ve 
Güzel işlere imza atıyorsunuz…
Çıkarmış olduğunuz 4 kitabı okuyup, çok beğendik
Ve
Diğer kitaplarınızı da merakla bekliyoruz…
Yapmış olduğunuz
Konferans, seminer ve diğer
Bilimsel çalışmalarınızdan haberimiz var…
Gittiğiniz gezilerinizde
Gelenekleri ve kültürlerini incelediğiniz ülkelerde,
Bizi çok iyi tanıttığınızı biliyoruz…
Dolaylı’ da kütüphane
Ve
Üniversitede müze çalışmalarınız, 
Bizleri gururlandırıyor 
Ve 
Sizi değerlendirmek istiyoruz…”

“Sayın Bakanım teveccüh göstermiş,
Saygı ve hürmetlerimi iletirim…”

“Rahman, seni kayyum belediye başkanı olarak
Atamak istiyoruz, ne dersin?”

“Biz, devlete, millete mal olmuşuz…
Bu millete hizmet etmek boynumuzun borcudur…
Siz, nasıl uygun görürseniz…”

“Tamam, hazırlığını yap…”

Son zamanlarda
Bütün kurumlardaki yozlaşma,
Üniversitelerde, daha da fazla olmuştu…
Üniversitelerde, 
Ne yazık ki bilim yapılmıyor…
71 üniversite Rektörünün Atıf’ı,
68 üniversite Rektörünün ise uluslararası yayını yok…
Üniversitelerde, kalite çok fazla düşerek, 
Hak, hukuk, adalet bitti…
Liyakate ise zaten kimse bakmıyor…
Üniversitelere, akrabalar doldurulup, 
Hemşericilik yapılıyor
Ve hak edene, hakkı verilmiyor…
Rektör olarak atanan kral oldum havasına giriyor…
Ev Hanımı eşleri bile first leydi olarak,
Üniversiteleri yönetmeye çalışıp, çabalıyorlar…
Bizi de, kendi üniversitemiz olan 
KTÜ değerlendirmeyince,
Sayın Bakanın bu teklifini kabul etmiştim…

TV’lerde izlemişsinizdir,
Hemen bir gün sonra KHK ile belediye başkanı atanıp,
Atandığım yere doğru yola çıkmıştım…
Atandığım kentte,
Beni, törenle karşılamışlardı…

Vakit geçirmeden,
“Halka hizmet, Hakka hizmettir” parolası ile kolları sıvamıştım…

Bütün her yere 20 koruma ile gidip,
Çalışmalara aralıksız son süratle başlamıştım…
Yine böyle bir gezimde, 
Etrafımı çeviren korumalar ile
Halkın derdine derman oluyordum…
Vatandaşın biri,
Korumaların yanında bağırarak, bir şeyler söylüyordu…

Özel Kalem Müdürüme,
“Ne oluyor, bağıran kimdir?” diye, sordum…

“Efendim, önemli değil, vatandaş…”

“ıyyyyyykkkkkkk, vatandaş mı?”

“Evet, Efendim önemli değil, rahatsız olmayın…”

“Peki, ne istiyormuş?”

“Açmış, yiyecek ekmek bulamıyor muş?”

“Ekmek bulamıyorsa gidip, pasta alsın yesin,
Bizi, niçin rahatsız ediyor?”

“Başkanım, 
Bunlara yüz vermeye gelmez,
Kafanızı takmayın, gitsin pasta alıp yesin…”

“Aferin sana,
Sakın bana yaklaştırmayın bitli, mitli olur Maazallah…”

Tam o esnada,
Sayın Cumhurbaşkanı beni aramıştı…

Hemen hazır ola geçerek,
“Alo, emredin, Sayın Cumhurbaşkanım…”

“Rahman, nasıl halkın içine giriyor musun?
Bizi, iyi temsil ediyor musun?”

“Tabi Sayın Cumhurbaşkanım,
Şu anda halkın içindeyim…
Hatta halkın pasta yemesini teşvik ediyorum…”

“Aferin sana, biliyordum 
Sen, bizim yüzümüzü kara çıkarmazsın…”

“Sayın Cumhurbaşkanım,
Size layık olmaya çalışıyorum…”

Tam o esnada halktan birkaç kişi bana ulaşmaya çalışıyor,
Fakat 
Korumalarım onları
Bana yaklaştırmayıp, dayak yediriyordu…

“Sayın Cumhurbaşkanım, şu anda vatandaşı yediriyoruz…”

“Aferin sana, bizi orada iyi tanıt…” diyerek, telefonu kapattı…

Korumalara,
“Sayın Cumhurbaşkanımla 
Beni rahat konuşturmadı bunlar,
Alın şu puştları, 
Kimsiniz ulan,
Siz kimsiniz, kiiiiiimm…” diye, bütün gücümle bağırıyordum…

Meğer
Yine kâbus görüyormuşum…

Hanım,
“Kimsiniz” diye, 
Kendine bağırdığımı sanıp, çok korkmuş…

Ama bu kâbusu görmeme bir olay neden oldu,
Meydanda eski belediyenin önünde 
Bankta oturup dinleniyordum…
Eski belediye binasının önünde müthiş bir kalabalık vardı…
Belli ki, önemli misafirler gelmiş,
Ülkemizin, 
Kentimizin yararına önemli konular konuşuyorlardı…
Başkanın
Özel misafirlerini ağırladığı
Meydan’da ki bu binanın dışarısında 
Birçok koruma, kulaklıkla konuşuyorlardı…

Epey bir zaman
Bekledikten sonra kulaklıkla konuşan korumalar,
“Çıkıyor, çıkıyor” diyorlardı…

Yabancı bir devlet başkanı
Veya
En kötüsü önemli bir bakanı,
Misafir ettiğimizi düşünüp, “kim acaba?” diyerek, 
Bende, orada merakla bekliyordum…
Fakat
O kadar bekledikten sonra,
Çıka çıka sayın başkan
Ve eşi çıkmışlardı, oradan…
Meğer 
Sayın başkan ve değerli eşi oradaymış…
Etten bir duvar gibi çevreleyen 
Korumaların arasından çıkan,
Sayın Başkan ve eşleri, arabalarına binip, gittiler…
Sayın Başkanım,
Tabi havalı olmak sizinde hakkınız…
Ama heves ederek,
Bizimde rüyalarımıza giriyor…

Neyse 
Bu aralar, çok fazla kâbus görüyorum…
Cevat Hocaya, 
3 gün 
Peş peşe gidip, okunmam lazım…
Başka 
Bu kâbuslardan, kendimi kurtaramam…