Zorunlu
Bayram arasından sonra
Yine birlikteyiz…
Biliyorsunuz
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Arife günü
Türk Halkına,
KKTC’den büyük bir müjde vermişti…
O gün gelince,
Bütün Türk halkı gibi
Ben de,
Çok heyecanlanmıştım…
Türk Milleti
Epey zamandır,
Böyle bir müjdeyi bekliyordu…
Son zamanlarda ülkemizde
Rant,
Rüşvet,
İltimas ve
Liyakatsizlik ayyuka çıkmış
Herkes 
Yöneticilere diş bilemişti…
Adeta
Mutfağa ateş düşmüş,
Enflasyon, resmi kayıtların aksine
Çok fazla artmıştı…
Fakir daha fakir,
Zenginse, daha zenginleşiyordu…
Bu durumda umutsuzluğa kapılan
Millete bir, 
Müjde verilmesi gerekiyordu…
Dünya lideri
Böyle bir müjde vermişse ki
Vermişti,
Bu çok önemli 
Bir müjde olmalıydı…
Epey zamandır
Liyakatsiz atamalar yapılmış,
Kurumlar,
Liyakatsiz yöneticilere
Teslim edilerek,
Kalite ayaklara düşmüştü…
Hatta
Bu liyakatsiz atamaları görünce
Ben de çok kızarak,
Emeklilik 
Dilekçemi vermiştim…
Fakat
Artık durum değişmiş,
Şahlanıp,
Türkiye ayağa kalkacaktı…
1 kişiye
Birçok koltuk verip,
Birkaç yerden 
Ballı maaş alması engellenecekti…
Türk Dünyası birleşip,
Büyük devletler sıralamasında
En öne çıkacaktı…

İşte
Arife günü
Bir poşet çekirdek alarak
TV’nin başına geçmiş,
Heyecanla,
Sayın 
Cumhurbaşkanını dinliyordum…
Reisimizi dinleyince
Gözlerim yaşarmış, 
“İşte bu” diye,
Bağırmaya başlamışım…
Artık
Heyecandan TV başında duramıyor,
Ameliyatlı kalbim
Yerinden çıkacak sanıyordum…
Evet
Dünya lideri olmak budur!
Eften püften şeyi,
Müjde olarak verecek değildi ya…
Hepiniz duydunuz
Ve
Artık bütün dünya biliyor…
Reis,
KKTC’yi,
Kıbrıs diye Türkiye’nin
82. kenti olarak dünyaya duyurdu…
Bu arada
Savaş bittiği halde
Suriyeli mültecileri niçin 
Suriye’ye göndermediğini anlamış olduk…
Meğer
Başka hesaplar varmış…
Biz de işin
İçyüzünü bilmeden Reisimize kızıyorduk…
Suriye’nin
Afrin, Halep’i ise
83. ve 84. kentimiz olarak
Dünyaya ilan etti…
Ve
Misak-ı Milli sınırları içindeki
Irak’ta ki
Musul ve Kerkük’ün
85. ve 86. kentimiz olduğunu
Müjde olarak,
Türk Milletine sundu…
Tam o esnada
Telefonum çalmıştı…
“Alo buyurun” dedim,
“Alo,
Rahman Beyle mi görüşüyorum”
“Buyurun” dedim…
“Rahman Bey,
Sayın Cumhurbaşkanımız
Sizle telefonda görüşmek istiyor” dediler…
Hemen
Hazır ola geçerek,
Bir anda askerlikteki anılarım depreşmişti,
“TCG A-4 Komutanlığı
88/2 Rahman Ayhan emret Cumhurbaşkanım” diye,
Bağırmaya başlamışım…
Sayın Cumhurbaşkanımız bana,
“Rahman
Dirayetsiz,
Kalitesiz idarecilere kızıp,
Emeklilik 
Dilekçesini verdiğini biliyorum…
Fakat
Senin tecrübenden yararlanmak için
Musul Belediye Başkanı olarak
Atamak istiyorum,
Sen ne dersin?” diye söyledi…
Nerden biliyordu,
Aynen dediği gibi dirayetsiz
Ve
Kalitesiz 
Yöneticilere kızıp,
Emeklilik dilekçemi vermiştim…
Hemen
“Siz nasıl uygun görürseniz,
Sayın Cumhurbaşkanım” diye söylemişim…
“Tamam,
Hazırlığını yap” deyip,
Telefonu kapatmıştı…

Bavulu hazırladığımı gören hanım,
“Ne yapaysin” deyince,
“Sayın Cumhurbaşkanımız
Beni
Musul Belediye Başkanı 
Olarak atadı…
Hazırlığını yap dedi,
Onun için hazırlığımı yapıyorum” dedim…
“Ula,
Sen TV karşısında uyiydin…
Ne Cumhurbaşkanı yaaa,
Seni 
Arasa arasa
Geveze,
İşe yaramazlar arar…
Birak şu bavuli da bana iş çıkarma,
Gene
Rüya göriydin” diye,
Bana kızmaya başlamıştı…
“Yok ya,
Sen ne anlarsın” diye, kızdım ona…

Siz ne dersiniz,
Gerçekten uyumuş mu idim?
Bu gerçek mi yoksa 
Rüya mı idi?
Sayın 
Cumhurbaşkanımızın müjdesini
Bekleyip te,
Benim 
İsmimi duyan yok mu?
Cevat Hocaya okunayım mı?
Yoksa
Okunmayayım mı?
Ne yapacağımı bilemedim şimdi?