Süper Lig'de 29. haftanın en önemli maçında Trabzon'da Trabzonspor ile Beşiktaş kozlarını paylaştı. Şampiyonluk sezonunun ardından bu sezon zor günler geçiren ve hedefsiz kalan Trabzonspor kötü gidişatına Beşiktaş karşısında dur demeyi planlıyordu. Beşiktaş ise zirveyi yakın takip etmek adına rakibini deplasmanda mağlup etmeyi kafasına koymuştu ancak mücadele 0-0 golsüz beraberlikle sona erdi. Fanatik Yazarları Trabzonspor - Beşiktaş mücadelesini kaleme aldı.

YAZARLAR TRABZONSPOR - BEŞİKTAŞ MAÇINI YAZDI!

ALİ ECE: MERT'İN KURTARDIĞI PUAN

Beşiktaş, ofansif kreatiflik açısından ilk yarıyı adeta pas geçti. Oyun inşasında pas temposu çok düşük kalırken devre sonunda da gol beklentisi 0.25 kadar düşük bir oranda kaldı. Bunda Trabzonspor’un emektar geçici hocası İhsan Derelioğlu’nun Beşiktaş’a karşı uygulattığı tam saha pres stratejili çift sağ bekli kanat savunması planı da belirleyici oldu. Lakin ilk 45’te Beşiktaş’ın asıl meselesi Ghezzal’ın belki de Türkiye’ye geldiğinden beri en kötü 45 dakikasını oynamasıydı. Amir’in yokluğunda Salih-Gedson ikilisinin önünde Beşiktaş formasıyla ilk kez 11’de başlayan Maxim de oyun kuruculuk rolünde sık sık Ghezzal ile taktiksel açıdan çakıştılar, üst üste bindiler.

Saman alevi…

İkinci yarı, ilk yarıdan daha hareketli olsa da Ghezzal Maxim’li plan işlemeyince 68’de Şenol hoca ikisini birden oyundan aldı. Lakin yerlerine giren Muleka ve N’Koudou da Beşiktaş lehine etkili olamadılar. Hatta N’Koudou yaptığı akıl almaz pas hatalarıyla Trabzonspor lehine daha etkili oldu. N’Koudou’nun Atletico Madrid maçı performansı demek ki yine saman alevi gibiymiş! Trabzonspor’un oyuncu değişiklikleri ise oyunun momentumunu ev sahibi lehine döndüren faktörlerden birisiydi. Son bölümde Beşiktaş kalesinde Mert Günok gibi özel bir kaleci olmasaydı, Beşiktaş bu oyunla 1 puanı bile kurtaramayabilirdi.

CEM DİZDAR: BÜTÜNÜ SIKICI SONU HEYECANLI

‘’İlk devre hiçbir şey olmadı’’ diyen birine karşı çıkılamaz sanırım. Benim açımdan ise ‘’Ne yazacağım acaba?’’ durumu ağır bastı… Bunun adı ne ‘’sabır oyunu’’ ne de ‘’temkini elden bırakmamak’’! Bunun adı olsa olsa, fiziksel düşüklük nedeniyle gücü ikinci devreye saklamak olur. Öyle bir oyun ki, ülkenin çok sevdiği iki davranışı dahi gösteremedi takımlar; şut da yoktu orta da! Eskilerin deyimiyle ‘’orta saha mücadelesi şeklinde geçen bir maç’’! Buradaki ‘’mücadele’’ ifadesini de yanlış anlaşılmasın, ‘’Maçın yoksa futbolun hatrı var’’ nedeniyle kullanıyorum. Onca harcama, onca transfer derken ortaya çıkan tablo bu. Yani ‘’oyunsuzluk’’… Peki antrenman nerede? Plan nerede? Koca devre boyu benim hücum diye adlandırabileceğim tek iş 40. dakikada sonuçlandırılamayan Ghezzal/Maxim ikili oyunuydu, o kadar.

Doğaçlama…

Tahmin ettiğim gibi ikinci devre hareketli başladı. Haliyle hareket olunca vara yoğa itiraz da arttı ve ülkenin en hoşuna giden atmosfer oluştu; her kararında hakeme itiraz. Penaltı aramalar, ‘’kornerdi, değildi’’ münakaşaları… Şenol Güneş 68’de ‘’görünmezler’’ arasındaki marifetine pek güvendiği Ghezzal’ı kenara alıp hakkında hayırlı düşünmediği haberlerini okuduğumuz N’koudou’yu sahaya gönderdi. Yani marifetle doğaçlama yer değiştirmiş oldu! Ancak maçın ‘’futbol böyle oynanır’’ dedirten en ciddi pozisyonu da bu aralarda Lazar Markoviç’ten geldi ve oynadığı her maç takımın en iyisi olan Mert Günok golü önledi. Bir benzeri 80’de yine Markoviç’le başladı ve bu kez OmarColley engeline takıldı. Son 10 -15 dakikayı iki kalecinin kurtarışlarını izleyerek geçirdik ve maç bitti.Her açıdan – sıkıcılık, izleme yorgunluğu, beceri (kaleciler) ve beceriksizlik vd. – denk bir mücadeleydi. Ben birinciliği, bu kadar harcamaya rağmen ‘’sıkıcılığa’’ verdim!

UMUT EKEN: 0.10’DAN 0.61’E

Bu istatistik Trabzonspor’un ilk yarı ve 90 dakikadaki gol beklentileri. (Mackolik) Beşiktaş cephesinde ise durum 0.24 ve 0.67.

İki 45 arasındaki farkın sebebi oyuna başlangıç planları. Trabzonspor hiç mücadele etmeden, orta sahayı isteyerek bıraktı. Amaçlarına da ulaştılar.

Aboubakar, son Beşiktaş döneminin en kısır performansını yaşadı. Cenk’in yokluğu da bu durumun sebebi. Ghezzal, Redmond, Maxim’in, Aboubakar’la bağı koptu. Siopis bu anlamda duvar oldu. Bu durum, Beşiktaş’ın kısır hücum performansını oluşturan ilk neden.

Avcı’dan miras kalmış gibi görünse de temelde çok farklı bir plan uygulayan Trabzonspor ise 3. bölgede benzer sorun yaşadı. Nokta atış paslarına/şutlarına aşina olduğumuz Bakasetas, Gomez’i bulamadı. Markoviç çok tehditkar olmasına rağmen pas/orta isabetinde başarısızdı. Peres, Visca rolünü oynayamadı. Abdülkadir ise etkili driplinglerinin finalinde topu uygun kişiye atamadı ya da şut fırsatı bulamadı.

Gidişatı değiştiren, Trabzon’un ikinci yarı topla daha hızlı yarı alanı geçişi oldu. Muleka ve Nkoudou’nun oyuna girişi de!.. Ne Muleka ne Nkoudou takım savunmasına yardım etti. Diğer taraftan Trabzon’un rakip alana geçişi, oyunun boyunu uzattı.

Beşiktaş bulabildiği geniş alanlarda Trabzonspor ceza alanına ilk yarıdan daha rahat gider oldu. Ama hiçbir pozisyonda uygun koşul ve anda topu Aboubakar’a teslim edemediler.

Son bölümler ‘Atak kazanır’ maçına döndü. Burada da kaleci performansları belirleyici oldu. İki taraf da atamadı.

ERMAN ÖZGÜR: GALİBİYETE YAKLAŞTILAR AMA!

Bir tarafta tempoyu yükseltmekten çekinir bir görüntüde, en iyi oyuncusu Ghezzal'ın bile neredeyse her topu rakibe attığı, beklerin oyuna çıkamadığı, orta sahası yumuşak kalan, en formda oyuncuları Aboubakar ve Redmond'ın bile ortalıkta görünmediği bir Beşiktaş, diğer tarafta daha hücum etme isteği olan ancak tedirgin, formsuz, kalitesiz bir Trabzonspor. Kalecilerin topa dahi dokunmadığı tatsız tuzsuz, pozisyonsuz bir ilk yarı. Hedefi olan da olmayan da kötü. Bu sezonun büyük maçlar özelinde en kötü ilk devresi oldu diyebilirim. Enteresan olan iki tarafın da 2. yarıya aynı takımla gelmesi oldu. Özellikle hedefi olmasına rağmen Beşiktaş'ın etkisiz görüntüsü, pozisyona giremeyişi ve sanki maçı yürür gibi düşük tempo ile kazanabilecekmiş gibi vasat kalışı hayal kırıklığıydı. Şenol Güneş hamleleri gecikmedi ama pozisyona giren Markoviç ile Trabzonspor oldu. Mert Günok harika bir kurtarışla skoru dengede tuttu.

Beşiktaş’a yakışmadı

Trabzonspor, Trezequet'nin geç kalışıyla bir pozisyonda daha öne geçme fırsatını kaçırdı. Açıkçası sahada isim isim çok kalite vardı ama performans olarak bir büyük maçta fark yaratacak işler hep savunma oyuncuları tarafındaysa Beşiktaş'ın Trabzonspor'un özgüven eksikliğini ortaya çıkarabilmek adına tempolu ve hücum iştahı olmadan oynamayı tercih etmesi az da olsa hedefi olan bir takıma yakışmadı. Trabzonspor ise kötü gidişatı durdurabilmek adına oyun olarak da galibiyete yakın taraf olmayı başardı.

ORHAN YILDIRIM: SESSİZ GECE!

Zirveye yakın durup, Avrupa hesapları yapan iki takım, puanları paylaştı. İlk yarısı sönük geçen haftanın maçının, ikinci devresi tam tersi görüntü vardı. Önce Trabzonspor, ardından Beşiktaş maçı kazanabilecek pozisyonlar buldular. Kalecilerin öne çıktığı gecede, alınan beraberlik iki takıma da yaramadı.

Temposuz maç

Her iki takım, çok kontrollü başladılar. Önce gol yememe üstünde durdular. Hücum futbolu yerini savunma ağırlıklı oyuna bıraktı. Her geçen dakika temposu düşen maç; ilk yarıda sıktı. Mücadele, heyecan, pozisyon yoktu. Bu zevksiz futbol, tribünlerin desteğine rağmen ivme kazanamadı. Koca ilk yarıda, Uğurcan ve Mert net gol tehlikesi yaşamadı. Ev sahibi ekipte Bakasetas, Kartal'da ise Gedson'un bireysel yetenekleri vardı. Redmond ile Aboubakar sıkı markajda kaldı. Ghezzal etkisizdi. Gomez de Colley'nin markajında kayboldu.

Kalecilerin gecesi

İkinci yarı kenar yönetimler karşılıklı hamleler yaptılar. Bu sahaya olumlu yansıdı. Ev sahibi ekip risk alıp yüklendi. Geride açıklar verse de net pozisyonlar buldu. Kalesinde devleşen Mert; Abdülkadir ve Markovic'in ataklarında gole izin vermedi. Son bölümde Colley müthiş müdahale ile rakibin bariz gol şansını önledi. Kalesinde geçit vermeyen Mert, Trezeguet'in iki sert şutunu çıkardı. Uğurcan; önce Redmond ardından da Salih'in gollük vuruşlarında kalesini kapatmasını bildi.

OLCAY ÇAKIR: ONLAR İSTERSE OLUR

Şiddetle kazanmaya ihtiyacı olan iki büyük takımın mücadelesi ilk yarısı itibariyle 'Şiddetle kaybetmeme' senaryolarıyla başladı. Karşılıklı kontrollü oyun ilk bölüme damgasını vururken, izleyenler açısından keyifsiz, zevksiz ama kenardaki teknik adamlar açısından 'Amacı belli' bir oyun gibi gözüktü. İhsan Derelioğlu, birkaç sene evvel Alanyaspor önünde Pereira ile yaptığının benzerini bu kez Peres ile yaparak hem rakibini hem de taraftarlarını şaşırttı. Sezon başından itibaren bir türlü çare bulunamayan sağ açık mevkiine adeta ‘Açıklık’ getirip Peres’i oraya monte etti. Bu tercih rakibinin sol taraf akınlarını tıpkı sağ kanat organizasyonları gibi etkisizleştirdi.

Formda ve favori rakibine karşı, formsuz ve favorisi olamadığı karşılaşmanın bu ilk bölüme dair önlem planı kusursuz işledi. İkinci yarıda Trezeguet hamlesiyle oyunda tempo da arttı. Pozisyonlar, gol pozisyonları birbiri ardına gelmeye başladı. Türkiye’nin iki özel kalecisinin devleştiği gece de gol ayakları da bir o kadar suskun kaldı.