"Tabakasından çıkardığı
Nadide tütünüyle cigarasını sardıktan sonra,
Kendine ait
Mekke fincanıyla
Hamaloğlu’nun yaptığı kahveyi içerken
Dedenizin yanında hasır sandalyede oturdunuz mu?
Mahmut Goloğlu’nun,
Baba Salim’in şiirlerini bilir misiniz?
Gözünde tik bulunan
Trabzon İş Bankasının çalışanlarından
Şair Necip Fazıl’ın (Kısakürek),
Postanedeki bayan gişe memuruna
Telgraf çektikten sonra
Makbuzu geri verirken tiki oynayınca işmar zannedilip
Eşek yüküyle dayak yediğini bilir misiniz?
Ya İstanbul’dan Rusya’ya kaçarken
Trabzon’da,
Bir gece konakladıkları
Ortahisar’ da ki Hacı Kadızade Konağından,
Kahya Yahya ’dan tehdit alınca
Şafak sökerken Uzun Sokak’ a ve
Taşbaşı’na kadar koşan,
Çömlekçi’ den bir sandalcı vasıtası ile
Fransız Pake vapuruna sığınan iki kişiden birinin
Şair Nazım Hikmet,
Diğerinin,
Vala Nurettin olduğunu bilir misiniz?
Dünya Kupası maçlarını,
Yayını daha iyi çekiyor diye,
Tirebolu’ya gidip siyah beyaz seyretmeye çalıştınız mı?
Pele’nin taç attığını görünce
Hayretten ağzınız açık kaldı mı?
Doncu Ahmet’te don diktirdiniz mi?
Ya kramponlarınız, toplarınız söküldüğünde
Kavak Meydan’daki,
Ayaz Salih’e tamir ettirdiniz mi?
Onun dükkânının önündeki
Şadırvanda,
Üstünüzü başınızı çamurdan temizlediniz mi?
Peki siz
Hiç kara lastik,
Yandan bağlamalı lastik giydiniz mi?
Yavuz Selim’de,
Lise bahçesinde ki maçları sabah-akşam seyreden
Kotik Ömer’in,
Ahmet Suat’a bile taktik verdiğini bilir misiniz?
Gakgak Muzaffer abiden
Bordo- Mavili kulübün transfer haberlerini
Yönetimin,
Parmaklıklı penceresinden öğrenmeye çalıştınız mı?
Baba evinize Beyaz eşyanızı
Erzurumluoğlu’ ndan,
Mobilyanızı, Murtezaoğlu’ ndan aldınız mı?
Hacıkasım’da Makinacı Emine Hanım’ı,
Peştamalcı Osman Efendiyi,
Semercilerde Çemberci Yakup Efendiyi
İskenderpaşa da Balataci Osman’ı bilir misiniz?
Anneniz düğüne giderken
Terzi Neriman’a hiç elbise diktirdi mi?
Bayramlarda,
Kolonyacı Cafer Amcadan kolonya aldınız mı?
Şimdiki Öğretmen Evi’nin yerindeki
Kız Ortaokulu’ndan anneniz size hiç kız beğendi mi?
Duydunuz mu kadıyla hâkim arası tarzıyla Topal Hâkim’in,
Piç Hasan ve
Arabacı Yusuf’un kavgasında,
“Efendim biz Trabzon’u paylaşmıştık.
Zağnos’un ötesi birimizin diğer yarısı birimizindi.
Bu arkadaş
Benim haraç alacak yerlerimden haraç aldı.
Onun için kavga ettik” deyince,
“Ulan bize bi yer bırakmadınız mı?’ demesini…
Fuat (Eyüboğlu) Ağa’nın CHP’de,
Kolcu Hasan’ın (Emral) Adalet Partisinde
Tek hâkim olduğunu bilir misiniz?
Alaman Sabri’nin Amerikalılara bile elbise diktiğini,
Dişçi Cemil’in Trabzon’da çok çektiğini,
Teneke mahallesinde,
Dişçi Hüseyin’in çoğunun
Sağlam dişini çektiğini bilir misiniz?
Çıkıkçı Kadir’in çok yerleştirdiğini,
Kırıkçı İlyas’ın
Doktorların bile yapamadığı kırıkları
İyileştirdiğini bilir misiniz?
Sünnetçi Hasan Katırcı’nın ve
Pansumancı Osman’ın çocukları yarım bıraktığını,
Erkekliğe adım atanların
Guduk Reyhan’ı iyi tanıdığını,
Gazeteci Cüce Agâh’ın namının,
Hiçte cüce olmadığını bilir misiniz?
Kadınlar Hamamında Binnaz’ı,
Erkekler Hamamında
Gurban Ustayı tanıyanınız var mı?
Cenazelerin Âşık Zehra’nın ağlama ekibini bileniniz?
En güzel kıymalı pidenin
Rüştü’nün Fırınında olduğunu?
Uzun Sokak’ta Atallar’ ın üstündeki
Memet Abinin işlettiği İdmanyurdu Kulübünü?
O kulüpteki Patagoz İbrahim sohbetlerini?
Muamele Zeki, Av. Şener, Uzun Ömer,
Yunus, Turgay, Macit, Ağam Zekeriya, Serdar, Uğur,
Yalçın, Mahmut, Nihat,
Gırtlak Ahmet’in,
Oyunlardaki şakalaşmalarını bilir misiniz?
Balıkçı Yahya ’dan (Denizeri) balık aldınız mı?
Mezgidin denize döküldüğünü,
Balıkhanede otuz çeşit balık satıldığını bilir misiniz?
Cansız Hoca’nın fıkralarını,
Musa Hafız’ın kuran derslerini,
Çarşı Camiinde Haydar Hafız’ın vaizlerini,
Konak Camiinde Şevki Hoca ’nın nasihatlerini,
İskender Paşa Camiinde Cafer Hoca’nın
Nükteli atışlarını dinlediniz mi?
Hıdırellez’de
Çoluk çocuk kamyon arkasına doluşup
Pikniğe çıktınız mı?
23 Nisan törenlerinde ayaklarını karıştırdın diye
Vasfiye Hoca Hanımdan azar işittiniz mi?
Deli Süreyya,
Büyük İbrahim,
Küçük İbrahim’e muayene olmak için
Sıra beklediniz mi?
Kamyondan bozma otobüslerle
Armenik dağını aşıp 3 günde hiç İstanbul’a gittiniz mi?
En lüks seyahat aracı
Ankara Vapuruna yer alabilmek için
Acenta Sırrı’nın (Eren) tavassutuna eriştiniz mi?
Pervaneli uçaktan
Bir yakınınızın hastalığı için bilet alabilmek için
Müdür Ali Rıza’nın peşine dolaştınız mı?
Yazlık Sümer’de, İnci’de, Hisar’da,
Saray’da film öncesi bağlamacı İsmail’den,
Hüseyin Doğu’dan konser dinlediniz mi?
Uzunkum’ da Çağlayan, Orkide,
Şükrü’nün yerini bilir misiniz?
Şehir Plajında denize girdiniz mi?
Ya Yaşar ve Kahraman kardeşlerin Emperyal Gazinosu’nu?
O lokantada denize karşı
Muhteşem yemekleri tattınız mı?
Gurindig Hasan’ı, Philips Alaattin’i,
Optikçi Yusuf Sezgin’i tanır mısınız?
Stüdyo A’da,
Görçek Orhan’da, Foto Yaşar’da,
Foto Şeref’te vesikalık çektirdiniz mi?
Okul hatıralarını canlandıran
Fotoğrafçı Nimet Ablanın yüzlerce kedisi olduğunu bilir misiniz?
Ziya amcanın
Cumhuriyet Bakkaliyesinde ki peynirin kalitesini,
Narin Köşe’nin çeşit bolluğunu,
Aslan Pulathaneli’nin, Dedeoğlu’nun, İplikçi Alibeyler ’in,
Kitab-i Hamdi’nin tarihi binalarını bilir misiniz?
Trabzon’un ilk fabrikasının
Bakırcı Nazım’a (Ofluoğlu) ait olduğunu,
Şehirlerarası taşımacılıkta Ulusoy’ların tek olduğunu,
Ongan’ların on sene Marsilya’da yaşadığını,
İlk noter Nahit Bey’in (Hacısalihoğlu) olduğunu,
En güzel dönerin Gülbahçe Lokantası’nda yapıldığını,
Şamil Ekinci’nin yıllarca
Benli Otel’de konakladığını,
Banker Kastelli’nin Erzurum Oteli’ne borç bırakıp gittiğini,
Akçaabat’ta köfteyi meşhur eden Pirali’nin,
Meydan’da Aşçı Osman’ın
Lokantasında boyu yetmediği için kasayı ters çevirip
Üzerine çıkıp,
Döner kestiğini bilir misiniz?
Dinlediniz mi?
Cemal Peker’in, Avcı Orhan’ın,
Yılmaz Poyraz’ın av maceralarını?
Gündüz’den pandispanya, Tatlıcı İsmail’den revani,
Şelale’den tulumba,
Tatlıcı Salim’den dondurma,
Ali Usta’dan tarçınlı tavukgöğsü yediniz mi?
Kafana karton külah geçirip
Atatürkçü ve sosyal kadınlar İnci Hanımı,
Sevim teyzeyi, Hacer Hanımı, Hava Hocayı,
Cumhuriyet Balolarında hayranlıkla seyrettiniz mi?
Ya o muhteşem Kız Sanat defilelerini…
Şişko Kenan’a
“Ortahisar yanıyor” diye takılınca,
“Ananın .mı yanıyor” diye, salladığı küfürleri,
Deli Musa’nın filozof bilgilerini,
İzzet’i,
Münevver’i tanır mısınız?
Deli Cengiz’in göğsünün üzerindeki araba armalarını,
Kendi kendine sesli konuşan
Hamal Kazım’ı hiç tanıdın mı?
Bunları tanıyıp,
Biliyorsan arkadaşım,
Sen bu kenti buram buram yaşamışsın demektir
Ve
Ne mutlu sana…
Biliyorum bir gün mutlaka gelecek,
Gözüm hala posta kutusunda…
Eskiden,
Çember çevrilir, su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı…
Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı…
Kızlara ninelerinin,
Erkeklere dedelerinin isimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu…
Komşuda pişen bize,
Bizde pişen ise komşuya düşerdi…
Geceler ayaz, sokaklar karanlık,
Yıldızlar parlak olurdu…
Turşu, salça, mantı evde yapılır,
Karpuz kuyuda soğutulurdu…
Erik ağacının çiçeği pencere camımıza yaslanır,
Güz yaprakları bahçemize düşerdi…
Kardan adam yapılır,
Evlerde soba yakılır,
Kış gecelerinde masal anlatılırdı…
Merdiven çıkılır,
Aidat ödenmez, yönetici seçilmezdi…
Evler badanalı,
Sokaklar lambasız, mahalleler bekçili olurdu...
Ajans radyodan dinlenir,
Çizgi roman okunur,
Defterlere kenar süsü yapılırdı…
Hiç Hasan Aciner’den
Erdoğan Abiden çizgi roman aldınız mı?
Hayat,
Arkası yarın gibi kesintisiz ve dolu dolu yaşanırdı…
Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar,
Kendi hayatını oynardı…
“Şimdi
Şimdi, herkes yoğun,
Kimseye güvenmez, yorgun
Ve
Herkes tek başına !”
(Bazıları alıntıdır)