Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında aşılamada yaş sınırı isteğe bağlı olmak üzere 12 yaşa düştü. Bu kapsamda kimi aileler çocukları için aşı tereddüdü yaşarken, alerjisi olan çocukların durumu da merak konusu oldu. Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mahir İğde, Kağıthane Belediyesi, Liv Hospital ve Boston Childrens Hospital iş birliğinde gerçekleşen etkinlikte çocuklarda aşı ve alerji konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Pandemi sürecinde aşının önemine dikkat çeken Prof. Dr. İğde, “Türk Yoğun Bakım Derneği yakın zamanda paylaştı şu anda yoğun bakımda yatan hastaların yüzde 50’si hiç aşı vurulmamış, yüzde 35-40’ında eksik aşılama yapılmış. Aşılamasını tam yaptıranların oranı yüzde 0.5. Yani bu söylediğim en iyi cevap oluyor. Özellikle Biontech şu anda en etkili aşı pozisyonunda. Deniliyor ki çocuklarda hastalık az görülüyor ancak bunun iki türlü sıkıntısı var. Az görülse bile bir kısmı çok ağır geçiyor. İkincisi bir kısmı hafif geçiyor ancak hafif geçirenler de etraflarına yayıyorlar. Anne, baba, kardeşleri var. Toplumsal bağışıklığı sağlayabilmek için, çevrelerini koruyabilmek için çocukların ailelerini koruyabilmeleri için mutlaka çocuklara aşı yapmak lazım. Çok konuşuluyor bu aslında, aşıların komplikasyonlarının uzun vadede verileri elimizde olmadığı için tartışılıyor. Yaptırdığımız bütün aşılarda komplikasyon riski var. Bu yaptırdığımız aşılardan daha fazla değil. Yararı göz önüne aldığımız zaman bu aşıları mutlaka yaptırmak gerekiyor” dedi. “Alerjikseniz aşınızı gönül rahatlığıyla yaptırın” Aşılamada yaşın 12’ye inmesi ve alerjisi olan çocukların aşı olup olmayacağı konusuyla ilgili açıklamalarda bulunan İğde, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda 12 yaş üstüne başladı, bu devletimizin çok büyük bir hizmeti bunu değerlendirmek lazım. Ailelerin izniyle bu 12 yaş üstüne yapılabiliyor. Mutlaka aileler çocuklarını ve kendilerini korumak için yaptırsınlar ve bilimsel veriler bize gelmeye devam ettikçe aşılama oranı dokuz aya kadar düşecek, müsterih olsunlar. Bizim çocuklarımızı koruyacağımız şey belli; maskelerini önereceğiz, sosyal mesafeye uyun diyeceğiz. Ama en önemlisi birçok ülkede bu imkan yok, aşıları mutlaka yaptırmamız gerekiyor. Alerjik çocuklar aşı yaptırabilir mi diyorlar. Alerjik çocuklarda aşının bir sıkıntı oluşturma ihtimali sağlıklı çocuklardan farklı değil. Birinde yüzde 0.5 ise, diğerinde de 0.5 ama ne oluyor alerji gelişirse normale göre biraz daha ağır seyredebiliyor. Alerjikseniz aşınızı gönül rahatlığıyla yaptırın ama yaptırmadan önce bir doktorunuza durumunuzu anlatın. Yaptırdıktan sonra da en azından yarım saat hastane koşullarında kalın. Alerjik bir reaksiyon gelişecekse en olası gelişme süresi ilk yarım saat.” “Önlemleri alarak bu riskleri aşmamızı sağlayabilecek bir ortam olduğunu biliyoruz” Okulların açılmasıyla etkileşimin artmasının çocuklar için getirebileceği riskler üzerine konuşan İğde, “Birtakım riskler var ama bizim artık önlemleri alarak bu riskleri aşmamızı sağlayabilecek bir ortam olduğunu biliyoruz. Amerika’da da, Avrupa’da, Kanada’da benzer bir uygulamaya gidildi, oradan veriler geliyor. Yani aileler aşıları yaptırırsa, sosyal mesafeye dikkat ederlerse hakikaten bu normalden daha farklı bir pandemi olmuyor. Çocukların eğitimi için artık yüz yüze eğitim şart, artık bundan kaçışımız yok” dedi. “Çocuklara lütfen rastgele ilaç vermeyin” Sonbahar aylarında oluşan alerji durumlarına ilişkin de İğde, “Sonbahara özgü birtakım alerjenler açığa çıkıyor. Küfümüz, tozumuz artmaya başlıyor, bunlar yapıyor. Sonbahar ve kışın ne oluyor, hava soğumaya başlıyor. Havanın soğuması alerjik hastalıkları azdırır, gribal enfeksiyonlar artıyor. Gribal enfeksiyonlar alerjik hastalıkları azdırır. Aileler şöyle bir gaflete düşüyor, mesela çocuk öksürdü, öksürük şurubunu veriyor kısa süre için rahatlatır ama zemindeki problemi tedavi etmezseniz bir süre sonra tekrar eder ve daha ağır karşımıza gelir. Lütfen rastgele ilaç vermeyin, verdiğiniz ilaç o an rahatlatıyor gibi görünebilir ama çocuğa faydadan çok zarar veriyor. Hem daha uzun vadede tanı konulmasına sebep oluyor hem de kronikleştiği zaman hastalığa bağlı uzun dönem etkiler daha kalıcı oluyor” ifadelerini kullandı.