Müsilaj gübre, yakıt veya biyogaz kullanımına uygun değil... Tespit, TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu'ndan.

TBMM tarafından alınan karar ile 7 Temmuz 2021'de göreve başlayan komisyon, çalışmalarını tamamladı. 415 sayfalık rapor 5 Nisan'da TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a sunuldu.

Raporun en çarpıcı kısımlarından biri ise, Müsilajın Kontrolü ve Önlenmesi başlığı altındaki Analiz ve Bertaraf Çalışmaları başlığı oldu.

Bu kısımda, Marmara Denizi'nin çeşitli noktalarından alınan müsilaj numunelerinin yapılan analizlerinde, daha önce bazı üniversite ve belediyelerin kaynak gösterilerek medyada yer verilen müsilajdan yakıt ve gübre üretilebileceği yönündeki haberlerin aksine, müsilajın yakıt, biyogaz veya gübre şeklinde kullanıma uygun olmadığına yer verildi.

Marmara Denizi'nden alınan numunelerde yapılan analizlerde, müsilajın verimli bir şekilde kullanımının mümkün olup olmadığı konusu da incelendi.

"TUZ ORANI YÜKSEK, TARIMA UYGUN DEĞİL"

Yapılan analizlerde, müsilajın yüzde 94 ile 99 arasında değişen oranlarda nem içerdiği, tehlikeli ve toksik özellikler göstermediği belirlendi. Müsilajın kalorifik ve kükürt değerleri incelendiğinde, yakılarak enerji elde edilmesine uygun olmadığı, ayrıca düşük karbon içeriği ve yüksek tuzluluk oranları sebebiyle biyometanizasyona, yani biyogaz ve fermente ürüne dönüştürülmeye de uygun olmadığı belirlendi.

Müsilajın, yüksek tuz oranı sebebiyle tarım alanında gübre ya da sulama amacıyla kullanımının da uygun olmadığı bilgisi raporda yer aldı.

HASTALIĞA NEDEN OLMUYOR

Marmara bölgesinde yaklaşık 25 milyon insanın yaşadığına değinilen raporda, yılda yaklaşık 125 bin geminin geçmesi ve gelişen sanayi sebebiyle Marmara Denizi'nin önemli bir kirlilik baskısı altında olduğu vurgulandı. Bu baskı sonucunda ortaya çıkan müsilajın insan sağlığı üzerine doğrudan ve dolaylı etkilerine yönelik yapılan araştırmalarda, müsilaj veya onu çevreleyen sulara maruz kalan kişilerden, fiziksel anlamda hiçbir doğrudan etki vakası bildirilmediği belirtildi.

Marmara Denizi'ne kıyısı olan illerde müsilajlı sulardan alınan numunelerin Sağlık Bakanlığı'na bağlı Halk Sağlığı Referans Laboratuvarı'nda yapılan mikrobiyolojik ve kimyasal analizlerinde de, herhangi bir epidemiye neden olacak veya yüzme alanlarında su kalitesini önemli ölçüde etkileyecek bir husus olmadığı tespit edildi.

PSİKOLOJİK AÇIDAN OLUMSUZ ETKİYE SAHİP

Ancak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından geçmişte Adriyatik Denizi'nde görülen müsilaj vakaları sonrasında yapılan çalışmalardan bahsedilen raporda, müsilajın herhangi bir biyolojik ya da kimyasal etkisi olmasa dahi kabul edilebilir ölçüde tat, koku ve renge sahip olması nedeniyle yüzme alanlarındaki su kalitesini düşürdüğü ve insanların estetik kaygılarını tetikleyerek psikolojik açıdan olumsuz etkilediğinin tespit edildiği belirtildi.