Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Japonya temaslarını sürdürüyor. Bakan Çavuşoğlu, Ulusal Basın Kulübü’nde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Eski Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin vefatının herkesi derinden üzdüğünü dile getiren Bakan Çavuşoğlu, “Sayın Abe’nin başta stratejik ortaklığımızın tesisi olmak üzere Türk-Japon ilişkilerine önemli katkıları oldu. Kendisini her zaman bir dost olarak hatırlayacağız” dedi.
“Tarihin akışının hızlandığı bir dönemdeyiz. İçinde bulunduğumuz dönemi belirsizlikler çağı olarak adlandırabiliriz. Bu dönemde değişimi yakından takip etmek, iyi analiz etmek ve kendimizi değişime uyarlamak, anlamak zorundayız” diyen Bakan Çavuşoğlu, “Avrupa’nın ortasında bir savaş devam ediyor. Bu savaş küresel dinamikleri de etkiliyor. Büyük güç mücadelesi keskinleşti, bu mücadelenin yansımalarını birçok yerde görüyoruz, hissediyoruz. Tayvan gerilimi, Asya-Pasifik’te istikrarı tehdit ediyor. Bölgede siyasi, askeri ve ekonomik yeni gruplaşmalar ortaya çıktı. Artık çok kutuplu bir dünyadayız. Türkiye, Japonya, Hindistan, Brezilya gibi farklı aktörlerin aldığı pozisyonlar bugün tüm dünya için önem taşıyor. Asya’nın yeniden yükselişi küresel dengeleri de elbette değiştiriyor. Salgın, iklim değişikliği, göç, terörizm, enerji ve gıda krizleri insanlığın ortak sorunu. Maalesef mevcut uluslararası sistem bunlara yanıt veremiyor. Bunların çözümü olarak hep vurgulanan kural temelli sistemin ne olduğu konusunda bile bir mutabakat yok. Sisteme dayanışma yerine rekabet hakim olmaya başladı. İşte salgın döneminde rekabeti gördük, herkes koruma malzemelerine el koydu. Göç konusunda da aynı şekilde görüyoruz” açıklamasını yaptı.
“Ukrayna ve Rus gübresinin dünya piyasalarına taşınması için BM ile birlikte yoğun bir çaba harcıyoruz”
Böyle dönemlerde sağduyu, diyalog ve diplomasiyi öne çıkaran aktörlere ihtiyaç olduğunu kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Türkiye olarak bizim de yapmaya çalıştığımız bu. Küresel aktör olarak aktif bir dış politika izliyoruz. Ukrayna, Bosna-Hersek, Kafkaslar, Libya ve Suriye gibi konularda izlediğimiz aktif politika tüm dünyanın lehine sonuçlar doğuruyor. Tahıl anlaşması, esir değişimi, Zaporijya Nükleer Enerji Santrali gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Şimdi de Ukrayna ve Rus gübresinin dünya piyasalarına taşınması için BM ile birlikte yoğun bir çaba harcıyoruz. Krizler karşısında sert ve yumuşak güç unsurlarını birlikte dengeli kullanmamız gerekiyor. Örneğin komşumuz Suriye’de hem insani yardımlar ve siyasi süreçte belirleyici bir aktörüz hem de gerektiğinde teröre karşı sert güç kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, “Hem doğu hem batı ile konuşabilmek bizim için önemli bir değer. NATO üyesi ve Avrupa Birliği üyeliğine aday bir ülke olarak Rusya ile makul ilişkiler kurabilen az sayıdaki aktörlerden biriyiz” dedi.
“Dünya yeni bir dönemin eşiğinde”
Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
"Orta Asya’da Türk Devletleri Teşkilatı ile bölgesel barış ve entegrasyon konusunda öncü rol oynuyoruz. Yeniden Asya girişimimizle de Asya ile bağlarımızı derinleştiriyoruz. Örneğin aramızdaki uzun mesafeye rağmen Japonya ile ilişkilerimiz çok derin ve güçlü. 132 yıl önce Ertuğrul Fırkateyni faciasında Japonya’nın şehitlerimizin hatırasına sahip çıkması dostluğumuzun temelini attı. Dünya yeni bir dönemin eşiğinde. Küresel krizi fırsata çevirmek için yakın çalışmalıyız. Bunun için en üst düzeyde siyasi irade mevcut. Bu toplantının ardından Bakan Hayashi ile görüşeceğiz, stratejik ortaklığımızı güçlendirme yönünde atabileceğimiz adımları ele alacağız. Özellikle savunma sanayii, enerji, bilim-teknoloji alanlarında önemli potansiyel olduğunu görüyoruz. Ekonomik Ortaklık Anlaşması'nı artık sonuçlandırmamız lazım. Böylece tedarik zincirlerindeki değişimleri Türk ve Japon şirketleri için fırsata çevirebiliriz. Asya’nın Orta Asya, Kafkaslar, Orta Doğu, Afrika ortak gündemimizde yer alan bölgeler” ifadelerini kullandı.
2024 yılında Japonya ile diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 100. yılının kutlanacağını dile getiren Bakan Çavuşoğlu, “Bayrağımızdaki ay, Japon bayrağındaki güneş birlikte yazıldığında Japonca'da aydınlık anlamına geliyor. Bu kriz ve belirsizlik döneminde ortaklığımızı güçlendirirsek daha aydınlık bir gelecek bizleri bekliyor” dedi.
"Bir ateşkesin tesis edilmesi ile ilgili daha umutluyduk"
Bakan Çavuşoğlu, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasına ilişkin soruyu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, "Aslında cevaplaması zor bir soru. Mart ayının sonunda İstanbul’da bir araya geldikleri zaman hem Ukrayna ve Rusya hem de bizler savaşın sona erdirilmesi yani bir ateşkesin tesis edilmesi ile ilgili daha umutluyduk. Bugün geldiğimiz noktada sahada yeni gerçekler var her iki taraf için de, zorluklar da var. Özellikle Ukrayna için hassas konular var. Çünkü işgal edilen topraklar Ukrayna’nın toprakları. Tabii taraflar zayıf noktada da masaya oturmak istemiyorlar. Nasıl sonlandırabiliriz savaşı? Ateşkes nasıl olabilir? Bu savaşın kazananının olmadığını söylüyoruz. Her iki tarafın da bunu gerçekten idrak ettiği zaman müzakere masasına dönme ihtimali daha yüksek. Tabii adil bir barışın olması lazım, özellikle Ukrayna için. Çünkü biraz önce de söylediğim gibi işgal edilmiş topraklar Ukrayna’nın toprakları. Dolayısıyla adil bir barışın tesis edilmesi gerek" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanımızın hem Zelenskiy hem Putin'le görüşmeleri olacak"
Bu iki ülke dışında savaşın devam etmesini isteyen aktörlerin de olduğunu sözlerine ekleyen Bakan Çavuşoğlu, "Bu aktörlerin de ikna edilmesi gerekiyor. Türkiye olarak umudumuzu kaybetmiş değiliz, çabalarımızı yoğunlaştırarak devam ettireceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın her iki liderle, hem Zelenskiy hem Putin ile görüşmeleri olacak. Amacımız iki lideri bir araya getirerek, liderler düzeyinde kararların alınmasını sağlamak" dedi.
"Özellikle Batı'da savaşın devam etmesini isteyen ülkeler var" diyen Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
"Savaş uzarsa Rusya stratejik olarak yenilir ya da daha da zayıflar düşüncesi ile. Bedelini önce Ukrayna ödüyor. Yansımaları ile bedelini tüm dünya ödüyor. Bir an evvel savaşın sona erdirilmesi herkesin faydasına."
"Ukrayna’da erkek çocuklar için en popüler isim Bayraktar"
Türk dronlarına yönelik soru üzerine Bakan Çavuşoğlu, "Bizim ürettiğimiz İHA‘lar, SİHA'lar dünyada şu anda üretilen ürünlerin arasında en iyilerinden. Hatta en başta gelir. Libya'da da Trablus'un işgalini önleyen de Türk SİHA'larıdır. Japonya ile her alanda olduğu gibi savunma sanayii alanında da işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz. Önümüzdeki günlerde de savunma sanayi ve güvenlikle ilgili istişarelerimizi de gerçekleştireceğiz. Japonya gerek SİHA olsun gerekse diğer savunma sanayi ürünlerimiz olsun bunlardan almak isterse, diğer Asya ülkeleri şu anda çok ilgileniyor özellikle Malezya ve Endonezya. Bu ülkeler bizim savunma sanayi ürünlerimize çok ilgi gösteriyorlar. Sözleşmeleri imzalanıyor. Memnuniyetle Japonya’nın bu alandaki ihtiyaçlarını da karşılarız. İsrail ve ABD'nin de teknolojisi ileri düzeyde. Herhangi bir ülke ile yarışmıyoruz, kendi teknolojimizi geliştirmek için çalışıyoruz. Ama dünyada bizim SİHA'lar gibi şarkı bestelenen, çocuklarına isim verilen başka bir SİHA yoktur. Bayraktar için şarkılar bestelendi, bugün Ukrayna’da erkek doğan çocuklar için en popüler isim Bayraktar" açıklamasını yaptı.
"Referandumu tanımayacağımızı açıkça açıklamamızda söyledik"
Halk oylamasına yönelik soruyu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, "Biz denge politikası izliyoruz. Her iki tarafla da ilişkilerimizi iyi götürüyoruz. Her iki tarafla diyaloğumuzu sürdürüyoruz. Aynı zamanda ilkeli bir tutum sergiliyoruz, uluslararası hukuku savunuyoruz. Kural temelli bir düzeni savunuyoruz. Montrö'yü harfiyen uyguladık, bu saldırganlığı savaş olarak nitelendiren ilk ülke Türkiye oldu ve bunu tanımadığımızı, reddettiğimizi de açıkça ortaya koyduk. Sonuçta hem dengeli hem ilkeli bir politika izliyoruz. Kırım’ın illegal ilhakını tanımadığımızı, tanımayacağımızı her vesileyle vurguluyoruz. Rusya'ya da bunu söylüyoruz. Donbass, Herson gibi bölgelerin Rusya'ya ilhak edilmesi ile ilgili referandum konusunda Türkiye olarak net bir açıklama yaptık. Bundan duyduğumuz endişenin altını çizdik, bunu uyguladık ve Kırım’ın ilhakını tanımadığımız gibi bunu da tanımayacağımızı açıkça açıklamamızda söyledik" dedi.
"Önemli olan sert güç ve yumuşak gücü yerinde ve dengeli kullanarak akıllı güç olabilmektir"
"Türk dışişleri bakanı olarak stratejik ortağımız Japonya’nın politikalarını belirleyecek değilim" diyen Bakan Çavuşoğlu, "Ama Japonya’nın güvenliğine önem veriyoruz, istikrarına önem veriyoruz. Japonya’nın dünya barışına yaptığı katkıyı takdir ediyoruz. Japonya’nın özellikle insani konularda ve yardımlarda, insani yardımlarda öncü olduğunu biliyoruz. Ayrıca Japonya’nın başka bir yumuşak gücü de JİCA aracılığıyla dünyanın her yerinde kalkınma projelerini destekliyor. Bölgemizdeki göçmenlere yönelik de ciddi desteği, katkısı var. Onun için de ayrıca çok teşekkür ediyoruz. Bölgedeki gelişmeler de Japonya’nın güvenliğini doğrudan etkiliyor. Japonya’nın güvenliğine yönelik tehditlerinde olduğunu görüyoruz. Kuzey Kore’nin füze denemelerinden biz de rahatsızız. Dolayısıyla Japonya’nın da kendi güvenliği ile ilgili tedbirler alması en doğal hakkıdır. Krizlerin ve sorunların çözümünde Japonya’nın diplomasiyi ön plana çıkardığını görüyoruz ve bunu takdir ediyoruz. Burada önemli olan bu sert güç ve yumuşak gücü yerinde ve dengeli kullanarak akıllı güç olabilmektir" diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Putin'in en kısa süre savaşı sonlandırmaya yönelik düşüncesinin olduğuna yönelik ifadelerine ilişkin, "Esasen iki liderin bir araya gelmesiyle artık bir ateşkes söz konusu olabilir. Sayın Putin, Sayın Cumhurbaşkanımızla her görüşmesinde Zelenskiy ile bir araya gelmeye hazır olduğunu, müzakere masasına da dönmek istediklerini söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da mülakatta buna vurgu yaptı. Aslında Ukrayna da müzakerelere dönmek istediğini söylemiştir. Fakat savaş uzadıkça daha karmaşık hale geliyor, daha zorlaşıyor. Yine Semerkant’ta Sayın Putin Sayın Cumhurbaşkanımız ile yaptığı görüşmede müzakerelere dönebileceklerine söylemişti. Tabi yeni şartlar olduğunu da aynı zamanda söylüyorlar" ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
"Türkiye olarak nasıl doğu-batı ekseninde herkesle ilişkilerimizi geliştirmek istediğimiz bir ülkeyiz. Ekonominin gücü Asya’ya doğru kayıyor. Yeniden Asya girişimimizle Asya’ya bütüncül bir yaklaşımla tekrar dönüyoruz. Biz aynı zamanda Avrupa ülkesiyiz. NATO üyesiyiz. Birçok Avrupa-Atlantik teşkilatında önemli üyeyiz. Ama köklerimiz de Asya'da. Asya ile ilişkilerimizi geliştirmek hem siyasi hem ekonomik etkilerimizi geliştirmek bizim en doğal hakkımız. Orta Asya'ya yönelik birçok ülkenin ve uluslararası örgütün ilgisinin arttığını görüyoruz. Bazı Orta Asya ülkeleri ile Çin'in komşu olduğunu biliyorsunuz. Aynı şekilde Rusya da var. Dolayısıyla bu ülkelerin Orta Asya ülkeleri ile ilişkileri geliştirmek istemesi doğaldır. C5+Japonya, C5+Kore, ABD, AB gibi formatlarla diğer aktörler de Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmek için çaba sarf ediyor. Bunu da doğal karşılıyoruz."
Tahıl anlaşmasına değinen Bakan Çavuşoğlu, "Tahıl anlaşması sorunsuz bir şekilde işliyor. Dün itibari ile 231 gemi Ukrayna limanlarından ayrıldı, toplamda 5.2 ton tahıl ürünü Ukrayna'dan farklı ülkelere gitmek üzere ayrıldı İstanbul’daki koordinasyon merkezinin kolaylaştırıcılığında. Ukrayna tahılının ihracatı karşılığında Rus tahıl ve gübresinin ihracatının da kolaylaştırılması konusunda bir mutabakat var. Bu mutabakatın da sorunsuz işlemesi gerekiyor. Bu ürünler aslında yaptırım listesinde değil ama gemilerin limanlara yanaşması ve hizmet alması, sigortacılık ve ödemeler konusunda bazı tereddütler ve sorunlar vardı. Bu sorunların olmayacağına dair açıklamaları gerek ABD’den, gerekse Avrupa Birliği'nden gördük. Ayrıca Ukrayna’da Rusya’nın amonyumu var, daha önce transfer edilen bunun da bazı Avrupa’daki limanlar üzerinden ihracı konusunda BM ile birlikte çalışmalarımız var. İstanbul’daki Koordinasyon Merkezi'ndeki BM heyetinin başındaki arkadaşlarla da bir görüşme gerçekleştirdik. Sonuçta şu anda buna odaklandık. Dünyanın hem Ukrayna hem de Rusya’dan ihraç edilecek gübreye ihtiyacı var. Dolayısıyla bu ihtiyacının karşılanması için de her ülkeden sorun yaşanmadan ürünlerin ihraç edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.