Fotoğraflar düşüyor bir bir.

Ne Çin'de, Uygur Türklerinin çalışma kamplarından…

Ne Brezilya'da hükümet karşıtı gösteriden…

Ne Mısır'da cunta protestosundan…

Bu fotoğraflar geçen cuma Kadıköy sokaklarında çekildi.

Genç bir polis, sol eliyle üniversiteli kızın boğazını sıkıyor. Belli ki soluksuz kalmış ve canı yanıyor üniversitelinin.

Sokağın diğer ucunda polisler, kurbanlığı yere yatırır gibi üniversiteli erkeği sırt üstü deviriyor. Üçü beşi üzerine kapanıp bileklerine kelepçe geçiriyorlar.

Aynı anda, uzun saçlı delikanlının bir kolundan polis, diğerinden sevgilisi çekiyor.

Yanı başlarından sürüklenerek götürülüyor bir başkası.

Bir duvarın dibinde üniversiteli erkek öğrenci, boğazını kavramış polise “Suçum ne?” diye soruyor.

Senin suçun muhalif olmak, yakışıklı kardeşim.

Hak aramak, senin suçun.

Partili Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne atanmasına karşı çıkmak.

Suçun bu.

KOKAİN PARTİSİ Mİ VERDİLER?

Kadıköy'de sanki iç düşman ayaklanması bastırılır gibi, üniversitelilere korkunç bir şiddetle müdahale edildi.

Oysaki ne ellerinde birkaç pankarttan, ne dillerinde slogandan fazlası vardı.

Ne cana kıydılar.

Ne incitecek söz söylediler.

Suçları nedir?

İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti gibi, sokaklarımızda kanlı infazlara mı giriştiler?

Lüks otomobillerde kokain partileri mi verdiler?

Çocuklarının gözü önünde eşlerini mi kurşunladılar?

Yazının devamı için tıklayın