Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende konuştu.

Yakın tarihin en şanlı diriliş destanlarından birisi olan Kıbrıs Barış Harekatı’nın 48’inci yıl dönümünde kahraman şehitleri rahmet ve minnetle anan Oktay, “Gazilerimizi şükranla, saygıyla selamlıyorum” dedi. “20 Temmuz, ömrümün en mutlu günü” diyen Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a ve egemenlik mücadelesinin önderlerinden merhum Dr. Fazıl Küçük'e Allah’tan rahmet dileyen Oktay, “Ruhları şad olsun” ifadelerini kullandı.

Oktay, Kıbrıs Türkü’nün istiklali için dönüm noktası olan 20 Temmuz gününde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bayram coşkusunu paylaşmanın kendileri için şeref ve bahtiyarlık olduğunu ifade ederek, “Geçtiğimiz günlerde meydana gelen orman yangınları için bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yangından etkilenen bölgelere 1 milyon fidan dikimi desteği vereceğimizi açıklamıştık; ön çalışmaları başlattık. Uygun zamanda bölgede fidanları toprakla buluşturacağız” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 48 yıl önce bugün Türkiye’nin Kıbrıs Türkü’nün imdadına yetişene kadar adada Rum mezaliminin hüküm sürdüğüne işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yok saymalarla başlayan Rumların Kıbrıs’ta Türkü silip atma teşebbüsleri; kadın çocuk demeden köy köy, hane hane katliama dönüşmüştü. 1571’den beri kendi toprağında huzur içinde yaşayan Kıbrıs Türkleri öz vatanında parya edilmek istenmişti. Ama eli kanlı EOKA’nın ve onu destekleyen güçlerin hesap edemediği bir gerçek vardı; Kıbrıs Türkü’nün nabzı hürriyet için atıyor, kanı özgürlük için akıyordu. ‘Onlar bizi yok sayacaklar, biz daha çok var olacağız’ inancıyla Kıbrıslı mücahitler, zulme karşı örgütlenip şanlı mücadeleyi başlattı. Ancak katliamın ateşi Yunanistan başta olmak üzere dışardan körükleniyor, 74 yılına gelindiğinde Kıbrıs Türkü var oluş mücadelesinin zirvesini yaşıyordu. Türkiye’nin dört bir yanından Kıbrıs Türkü’ne destek sesleri yükseliyor, milletimiz burada yaşananlara bigane kalamıyordu. Ve nihayetinde 48 yıl önce bugün devletimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Kıbrıs Türkü’nün varlığına vurulmaya çalışılan hançeri söküp atmak üzere harekete geçti. Kıbrıs Barış Harekatı ile kahraman Mehmetçiğimiz Kıbrıslı kardeşlerimizin imdadına hem havadan hem de denizden yetişmiştir. Bir tarafta yakılan ekin tarlalarına gözünü kırpmadan paraşüt indirme yapan Mehmetçiğimiz, bir tarafta mayınlı sulara tam yol ileri diyerek dalan denizci leventlerimiz vardı. İşte bu şehadet iklimi karşısında Rum terörü ve destekçileri nefessiz kalmıştır. Harekatın oluşturduğu şartlar sayesinde Kıbrıs Türkü bayrağına, toprağına, egemenliğine kavuşmuş; tüm adada barış ve huzur hakim olmuştur. 48 yıl önce bu yolda omuz omuza savaşan Mehmetçik ve mücahitlerimiz korkuyu, ölümü öldürenlerdir. Barış Harekatı tüm dünyaya Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlığından asla ödün vermeyeceğini göstermiştir. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gönül birliğini, Türkiye’nin milli davalarda gerekeni yapmaktan asla çekinmeyeceğini göstermiştir. Bugün de duruşumuz, kararlılığımız, irademiz aynıdır. Kıbrıs Türkü’ne milli, ahdi ve tarihi bağlarla bağlıyız ve her zaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında olacağız.”

“Bu ortak zafer, tüm zorluklara rağmen inançla elde edilmiş tarihi bir dönüm noktasıdır”
Oktay, Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleştiği döneme bakıldığında Türkiye’ye ihtiyacı olan askeri ürünlerin satılmadığı, her türlü zorluğun önlerine çıkarıldığı bir dönemden bahsettiklerine işaret etti. “Bu ortak zafer, Türkiye’ye uygulanan silah ambargolarına ve tüm zorluklara rağmen inançla elde edilmiş tarihi bir dönüm noktasıdır. Edinilen tecrübelerle Türkiye, yerli milli savunma sanayiinin ilk tohumlarını atmış, TUSAŞ, ASELSAN ve HAVELSAN gibi gurur vesilesi kurumlarımız kurulmaya başlanmıştır” diyen Oktay, “74’te sancak gemisi TCG Ertuğrul ile çıkartma plajına tarihi bir çıkartma gerçekleştiren Deniz Kuvvetlerimiz, bugün ay yıldızlı sularda yerli-milli silah ve teçhizatla faaliyet göstermektedir. Ülkemiz halihazırda dünyada bir savaş gemisini milli olarak tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyor. İnşa edilen ve modernize edilen deniz araçlarımızı son sistem silah, radar, muhabere ve elektronik sistemlerle donatıyoruz. MİLGEM’lerimiz ve amfibi gemilerimiz donanmamızın kullanımında. Adeta bir SİHA gemisi olacak ANADOLU Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemimiz, Denizde İkmal Muharebe Destek Gemimiz, İstanbul İ sınıfı fırkateynimiz ve yeni tip denizaltılarımızla adım adım çok daha güçlü ve caydırıcı bir deniz gücüne sahip olmaktayız. Havadan bağımsız tahrik kabiliyeti olan denizaltılarımıza, milli torpidomuz AKYA ile milli gemisavar füzemiz Atmaca’yı entegre ediyoruz. Milli denizaltı projemiz MİLDEN’in yanı sıra SİHA üretiminde sahip olduğumuz tecrübeyi insansız deniz araçlarına aktarıyoruz. Mavi vatanda egemenliğimizi perçinleyecek insansız deniz altılarımız, denizlerde de dengeleri değiştirecek, oyunları bozacak. KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile yoğun şekilde ortak tatbikatlar düzenliyor, denizde de işbirliğimizi sürdürüyoruz. Bir taraftan sondaj gemisi filomuzu da güçlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Fuat Oktay, “Yeni sondaj gemimizin önümüzdeki ay Akdeniz’de faaliyetlerine başlaması planlanmaktadır” dedi.

“Akdeniz’deki hidrokarbonlar Rum’un oyuncağı değil”
“Her türlü tahrik ve usulsüz girişimler karşısında Doğu Akdeniz’de hakkımız olanı kararlı bir şekilde savunuyoruz” diyen Oktay, “Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin hak ve hukukunu da kendimizden ayrı tutmuyoruz. Akdeniz’de, Ege’de olmayacak hayallerle mehtaba çıkanlar bu gerçekleri iyi bilsin. Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları Rum’un oyuncağı değildir” ifadelerini kullandı.

“Rum tarafı hala kendine bölgede yancı bulma peşinde”
Oktay, Cumhurbaşkanı Tatar’ın hakkaniyetli paylaşım önerisini ay başında yaptığına da işaret ederek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği'ne ‘Buyurun, KKTC’yi de içine alacak şekilde hakkı teslim eden bir bölgesel konferans yapalım’ diye teklifini sunmuştur. Bu konuda Türkiye net, KKTC iletişime açık; uluslararası hukuk ayan beyan ortadadır. Ancak Rum tarafı hala kendine bölgede yancı bulma peşinde. Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dışlamaya çalışan hiçbir girişim başarıya ulaşamamıştır ve ulaşamayacaktır. Bölgede hak, hukuk, hakkaniyet konuşacak yancılar değil. Bunu da herkes böyle bilsin.”

Oktay, milli dava Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve güvenliğini teminat altına alacak şekilde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması için Türk tarafı olarak başından beri samimiyetle çaba gösterdiklerini belirterek, “Yapıcı ve yenilikçi fikirlerle çözüm odaklı bir anlayış sergiledik. Bütün bu iyi niyetli çabalarımız, Rum tarafının doyumsuz, çarpık zihniyeti yüzünden sonuçsuz kaldı. Rumlar, Kıbrıs Türkünü hiçbir zaman eşit ortakları olarak görmedi” dedi.

Rumların kendilerini adanın tek hakimi, Kıbrıs Türklerini ise azınlık olarak gören zihniyetinden vazgeçmediğini kaydeden Oktay, 2004’te Kıbrıs Türk halkının kendisine getireceği pek çok zorluğa rağmen Annan Planı’na ‘evet’ dediğini, oysa her 4 Rum’dan 3’ünün ‘Kıbrıs Türkleri bizim ortağımız değil, bu adanın tek hakimi biziz’ dediğini hatırlattı. 2017’de Crans Montana’da ise Rum tarafının adeta masadan kaçtığını, “Kıbrıs Türkleriyle hastaneleri bile paylaşmayız” dediğini belirten Oktay, "Kıbrıs Türklerini adada azınlık yapmak için türlü oyunlarla uluslararası toplumu kandırmaya, meselenin özünden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Özellikle Maraş’ı kullanarak uluslararası toplum nezdinde yaygara çıkarmaya, yalan gündemlerle dikkat toplamaya çalışıyorlar” diye konuştu.

“Maraş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprağıdır”
“Maraş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprağıdır” diyen Oktay, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Hiç kimse yalan dolanla uluslararası toplumun gündemini boş yere meşgul etmesin, Rum yönetiminin asılsız propagandalarının sözcülüğünü yapmasın. Çözümsüzlükle bu toprakların kaynağını, potansiyelini çürütmenize izin vermeyeceğiz. AB Uyum Komiseri, hafta sonu burada yine ‘dostlar alışverişte görsün’ misali temaslar yaptı gördünüz. Kıbrıs Türkünü yok sayan hadsiz ezberlerini tekrar etti. Biz sizin kültürel mirası desteklerken bile nasıl taraflı davrandığınızı, Kıbrıs Türkünün geçmişine dair ne varsa silmeye çalıştığınızı bilmiyor muyuz? Hangi birliktelik, hangi eşit tutum, hangi Avrupa değerleri? La Fonten’den masallar.”

“Çözüm yolunda da, kalkınma yolculuğunda da KKTC’nin yanındayız”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa bunun Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesiyle olacağına işaret ederek, “Müzakerelerde iki devlet nasıl işbirliği yapabileceklerini, eşsiz güzelliklerle dolu bu kıymetli adada yan yana nasıl bir gelecek kuracaklarını birlikte belirlemelidir. Çözümün tek yolu budur. Çözüm yolunda da kalkınma yolculuğunda da KKTC’nin yanındayız, en güçlü şekilde Kıbrıs Türkü’nü desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

Oktay, bir sonraki Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinde KKTC bayrağını da göreceklerine vurgu yaparak, “Uluslararası alanda bu gibi adımların devamı da gelecek, Kıbrıs Türkü’nün önünde hiçbir izolasyon, ambargo duramayacaktır. Birlik, beraberlik, dayanışma ve istikrar sağlandığı sürece KKTC’nin kalkınması kesintisiz sürecektir” diye konuştu.

Oktay, mücahitlerin mücadelesinden aldıkları ilhamla azimlerini her daim dinç tutacaklarını ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında güçlü bir şekilde duracaklarını vurgulayarak, Kıbrıs Türkü’nün haklı mücadelesinde şehit olan tüm kahramanları rahmetle yad etti. Oktay, Abdurrahim Karakoç’un “Sizdedir cesaret, iman, intizam/Batıla, taklide yoktur iltizam/Herkese adalet, âleme nizam/ Verecek sizsiniz, selam sizlere!/ Mukaddes vatandan zulmü zilleti/ Sürecek sizsiniz selam sizlere!” dizelerini de okuyarak, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı başta olmak üzere KKTC’de barış ve huzurun teminatı olan tüm güvenlik güçlerini selamlayıp, muvaffakiyetler diledi.