İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Yeni Medya ve Dijital Terörizm Çalıştayı’na katıldı.

İletişim Başkanlığında düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Altun, teknolojinin gelişmesi ile birlikte dijitalleşmenin hızlandığını ve yeni medyanın gelişmesiyle bilgi kirliliğinin ve siber saldırıların da arttığını söyledi.

Yeni medyada gerçekleşen dezenformasyona karşı önlem alacaklarını söyleyen Altun, yalan haber ve dezenformasyon nedeniyle yeni medyaya olan güvenin de azaldığını ifade etti. Dünya genelinde 2022’nin ocak, şubat ve mart ayları boyunca toplam 6 milyon 137 bin 330 siber saldırının gerçekleştiğini ve Türkiye’de de bu saldırılarla mücadele edildiğini söyleyen Fahrettin Altun, “Siber saldırılar yalnızca insanları değil, aynı zamanda internet bağlantısı olan bütün nesneleri de hedef alabiliyor. Dolayısıyla nesnelerin interneti, dijital ikiz ve metaverse gibi kavramların faydalarını anlatırken, bunların beraberinde getirecekleri tehdit ve risk unsurlarına karşı da tedbir almak gerekiyor. Nesnelerin interneti hayatın birçok alanında kolaylıkları beraberinde getirirken aynı zamanda siber saldırıların da hedefi oluyor. Mesela otonom sürüş ve 5G teknolojilerinin kullanıldığı akıllı araçlara yönelik siber saldırı girişimleri son üç yıl içerisinde yüzde 225 artış göstermiş durumda. Sadece 2021 yılında Türkiye’ye 84 bin 113 siber saldırı gerçekleştiği tespit edilmiş durumda. 2022 yılı için de 1 Temmuz itibarıyla bu sayı 53 bin 202 olmuş. 2021 yılının temmuz ayıyla kıyaslandığında yaklaşık yüzde 27 artan siber saldırılardan söz ediyoruz. Elbette devletimiz tüm kurumlarıyla bu tehdidin farkında olarak önlemlerini alıyor ve gerektiği şekilde mücadele ediyor. Türkiye; anavatan, mavi vatan ve gök vatanda olduğu gibi siber vatanda da mevcut ve muhtemel bütün tehditlere karşı siber savunma kapasitesini güçlendiriyor. Örneğin Milli İstihbarat Teşkilatımız bünyesinde her geçen gün niteliği değişen teknik ve siber tehditler karşısında etkin bir mücadele yürütülüyor. Bilgi Teknolojileri Kurumu çatısı altında faaliyet gösteren Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) siber vatandaki savunma mekanizmalarından biri olarak görev ifa ediyor. Kamu ve kritik özel sektör kuruluşlarında faaliyet gösteren binlerce siber güvenlik uzmanı USOM’la eşgüdüm içerisinde çalışıyor. Bunlarla birlikte makine öğrenmesi aracılığıyla KASIRGA, AVCI ve AZAD uygulamaları da otonom olarak siber tehditlere karşı mücadele ediyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca da internet ortamında 7/24 esasına göre sanal devriye faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Bütün kurumlarımızla eş güdüm ve koordinasyon halinde dijital tehditlerle etkin ve kararlı bir mücadele yürütüyoruz” diye konuştu

“Dijital mecralarda işlenen suçlara, dijital terörizme, dezenformasyona karşı önlem almak durumundayız”
Türkiye’de 2022 yılının ilk 6 ayında internete erişim oranının yüzde 94,5 olduğunu söyleyen Altun, “İnternete erişim oranı hayli yüksek olan vatandaşlarımızın yüzde 98,5’i sosyal ağ kullanıyor. Ayrıca internet erişiminde kullanıcıların yüzde 85’i mobil bağlantı kullanıyor. Bu oranlar Türk toplumunun internete büyük oranda erişim sahibi olduğunu, sosyal ağları günlük hayat rutini içerisinde sıklıkla kullandığını gözler önüne seriyor. Diğer taraftan internete erişim oranının bu kadar yüksek olduğu dikkate alındığında algı operasyonlarının bu alanda yoğunlaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hepimizin tanık olduğu üzere, iletişimin daha hızlı bir hal aldığı, tek taraflı etkileşimin çok yönlü olmaya başladığı, bilginin çok hızlı yayıldığı bir yeni medya dönemini tecrübe ediyoruz. Dolayısıyla, yüksek erişim ve kullanım oranlarının sağladığı avantajlarla birlikte, dijital mecralarda işlenen suçlara, dijital terörizme, dezenformasyona daha fazla maruz kalma ihtimaline karşı da önlem almak durumundayız” ifadelerini kullandı.

“Tedbirler devletin vatandaşlarına karşı bir sorumluluğudur”
Dijital dünyada yayılan yalan haber ve yalan bilginin önenebilmesi için tedbirlerin zorunluluk olduğuna dikkat çeken Altun, “Dijital dünyada ortaya çıkabilecek terörizm ve benzeri suçlara karşı tedbir almak, devlet için bir tercih ya da toplumu kontrol etme mekanizması değildir. Bu tedbirler devletin vatandaşlarına karşı bir sorumluluğudur. Meseleyi sadece dijital mecraların hızı ve özgürlüğü ekseninde ele alıp, her türlü düzenleme girişimini hıza ve özgürlüğe bir müdahale olarak algılamak çok sığ ve dijitalleşmenin risklerini göz ardı eden demode bir bakış açısıdır. Hakikat ötesi dönemde bu mecralar ne yazık ki gerçekler ve yalanlar arasındaki çizginin görünürlüğünün yitirilmesinin aracıları olarak da kullanılıyor” dedi.

“Uluslararası araştırmalara göre dünya üzerinde en fazla dezenformasyona maruz kalan ülke Türkiye”
Dijital mecralara olan güvenin yalan haber ve dezenformasyondan dolayı azaldığını, Türkiye’nin de en çok dezenformasyona maruz kalan ülke olduğunu ifade eden Altun, “Ülkemizde sosyal ağlar başta olmak üzere dijital kanallar üzerinden haber takibi yaygınlaşmaya devam ettikçe kullanıcıların yalan haberlere maruz kalma oranı da artıyor. Bu, kuşkusuz sadece endişe duymamız gereken bir durum değil aynı zamanda kamu çıkarı adına dikkatle takip etmemiz ve gerekli tedbirleri almak için gayret etmemiz gereken bir durumdur. Örneğin, Türkiye’de dijital medya haberlerine güven oranı 2021 yılına oranla yüzde 5 düşüş göstererek yüzde 36 olarak gerçekleşmiş. Uluslararası araştırmalara göre yalan ve yanıltıcı haber konusundaki endişe de yüzde 62 seviyesinde. Hatta öyle ki, dünya üzerinde en fazla dezenformasyona maruz kalan ülkenin Türkiye olduğu birçok araştırmada ortaya konuluyor. Dolayısıyla kişisel haklardan toplumsal düzene ve ulusal güvenliğe kadar geniş bir yelpazeye yansıyan boyutlarıyla yeni medyayı daha güvenli bir hale getirmek durumundayız” diye konuştu.

“Unutulmamalıdır ki dijital terörizm de bir milli güvenlik meselesidir”
Terör örgütlerinin dijital mecralarda propaganda faaliyetleri yürüttüğünü hatırlatan Altun, “Türkiye PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerinin sadece fiziki saldırılarıyla değil dezenformatif saldırılarıyla da hedef alındı, alınıyor. Terör örgütlerine müzahir hesaplar sosyal medya platformlarında sistematik olarak ülkemiz aleyhine dezenformatif paylaşımlar yaparak yerli ve yabancı kamuoyunu Türkiye’ye karşı mobilize etmeye çalışıyor. Ayrıca terör örgütleri yeni medyayı propaganda, endoktrinasyon, haberleşme, sempatizan ve militan devşirme, eğitim, operasyonel kontrol ve sözde komuta amacıyla da kullanıyor. Bilindiği üzere, teröristler kendilerinin, saldırılarının ve mesajlarının medyatikliğine büyük önem verirler. Yeni medya ve dijitalleşme terör örgütlerinin mesajlarına ne yazık ki hızlı yayılım ortamı sunabiliyor. Herhangi bir tedbir ve kontrol olmadığı durumlarda, terör örgütleri sanal alanın nimetlerinden yararlanmaya devam edebiliyor. Bütün ülkeler bu alandaki tehditlerle mücadele için yasal ve kurumsal altyapılarını güçlendirirken, Türkiye olarak bizim bundan geri kalmamız elbette düşünülemez. Unutulmamalıdır ki dijital terörizm de bir milli güvenlik meselesidir. Ve her devlet dijital dünyadaki tehditlere karşı da gerekli savunma ve önleme mekanizmalarını hayata geçirmelidir” ifadelerine yer verdi.