Corona virüsü atlattıktan sonra ilk kez annesinin memleketi Çorum’da sahaya çıkan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Çorum İl Kongresinde konuştu.

Hükümeti eleştiren Babacan, ekonominin bittiğini, enflasyon ve işsizliğin rekor seyide arttığını, iktidarın ise Merkez Bankasının yedek akçelerini harcayarak günü kurtarmaya çalıştığını söyledi.

İBRETLİK BİR OLAY OLDU

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Anaysa Mahkemesi arasında yaşanan polemiğe değinen Ali Babacan, şunları söyledi;

*Devletin iki kurumu arasında yaşanan ibretlik bir olay oldu. Demokratik bir ülkede asla ve asla rastlanmayacak bir polemiğe hep beraber tanık olduk. Anayasa Mahkemesinin aldığı bir karar üzerine bir hükümet üyesi anayasa mahkemesinin başkanını şahsen hedef aldı. Ve iftiralar içeren, tehdit kokan açıklamalar yaptı.

*Mahkeme kararı elbette eleştirilir. Ancak ülkedeki güvenliği sağlamakla sorumlu olan bir hükümet üyesinin bir yüksek yargı mensubuna sarf ettiği sözler gerçekten utanç verici.

*Hükümetin en önemli sorumluluk alanlarından birisi olan güvenlik konusunda ki acziyeti aslında bu polemik konusunda adeta ortaya çıkmıştır. Hükümet kendi işini yapamadığı ilan etmiştir. Sokakların güvenli olmadığını bir yüksek yargı mensubunun koruma olmadan sokağa çıkamayacağını kabul etmiştir.

DEVRAN DÖNDÜ

Yaşanan bu olayın hüzünlü ve umut verici tarafları olduğuna dikkat çeken Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü;

*Bu olay hüzünlü. Çünkü, bugün Anayasaya Mahkemesini hedef alanların bir kısmı geçmişte Anayasaya Mahkemesinin tarafsız ve bağımsız olmayışı yüzünden en çok sıkıntı ve acıyı çekmiş insanlar.


*Askeri vesayet günlerinde o yüce mahkemede görev yapan yargıçların hür iradeyle davranma cesaretine sahip olmaması yüzünden seçilme hakları gasp edilmiş, partileri kapatılmış, inanç özgürlükleri ayaklar altına alınmış insanlar. Devran döndü.

*Şimdi bu insanların bir kısmı iktidarda. Ancak bu iktidarın kendisi vesayet rejimindeki hak, hukuk tanımayan iktidarlar gibi davranmaya başladı. Güç ele geçti ya. Zaten güçle imtihan çok zor bir imtihandır. Ve bakıyoruz ki ne yazık ki bu günün yüksek mahkeme mensuplarını vesayet rejimlerinin yargıçlarına benzetmeye çalışıyorlar.

YÜZDE 91,8 HAK İHLALİ VAR

10 yıl önce kendisinin de içinde bulunduğu bir ekiple Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını getirdiklerini dile getiren Ali Babacan, şu ifadeleri kullandı;

*Hak ihlallerin kısmen telafi etmek için önemli bir sistem kuruldu. Şimdi bu uygulama nasıl diye baktığımızda; 2016’dan 2020 Haziran ayı ortasına kadar Anayasa Mahkemesine 220 bin bireysel başvuru olmuş. Anayasa Mahkemesi bunların bazılarını usülden incelemiş bazılarını esastan incelemiş.

*Esastan incelediği hak ihlali başvurularından tam yüzde 91,8’inde hak ihlali kararı vermiş. İşte şimdi bireyler lehine hükmedilen bir ihlal kararına karşı çıkıyorlar, ve maalesef bu tür saçma sapan açıklamalar yapıyorlar. Ne zaman bakıyoruz ki Anayasa Mahkemesi özgürlükçü, adil bir karar vermiş, hükümetten hemen eleştiri. Niye biliyor musunuz? Çünkü adalete inanmıyorlar.

ÜLKE FAKİRLEŞİYOR

İktidarın ülkeyi yönetemediğini her alanda itiraf etmeye başladığını açıklayan Ali Babacan, son açıklanan ekonomi programını da eleştirdi. Açıklanan programla ülkenin fakirleştiğinin ortaya çıktığını söyleyen Babacan, şu ifadeleri kullandı;

*2013 yılında 961 milyar dolara ulaşan milli gelirimizin, bu yıl 702 milyara düşeceğini hükümet ilan ediyor. Aynı programda 2013 yılında 12.594 doları yakalamış kişi başına milli gelirimizin bu yıl 8.380 dolara düşeceği açıklanmış.

*Neredeyse 1/3 fakirleşme var. İsraf ve yanlış yönetimin sonucu hükümetin bütçe açığı tarihin en yüksek seviyelerine çıktı. 2015 yılında ekonomi yönetimini bıraktığım yıl Türkiye’nin bütçe açığı 24 milyar liraydı.

*Bu yıl 239 milyara çıkıyor. 10 kat artmış. Ve yine devrettiğimde yüzde 27.5 olan kamu borç yükü bu yıl milli gelirin yüzde 41.1’ne çıkmış. Yine aynı programda Türkiye’nin yeniden borç faiz sarmalına girdiğini görüyoruz.

*Bütçeden yapılan faiz ödemeleri benim bıraktığım yıl 53 milyar liraydı. Ve bu uzun yıllar 50 milyar lira civarında seyretti. Bu yıl 137 milyar. Gelecek yıl 179 milyar. Faizle mücadele edeceklerdi ya, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimindeki açıklamalara bir bakın, ‘bize oy verin gerisi tamam. Faizi halledeceğiz enflasyonu halledeceğiz’. Ne faiz düştü ne enflasyon.

*Sorunlar sadece daha da büyüdü. Geçtiğimiz günlerde açıklanan bir başka karar var. Merkez bankası politika faizi yüzde 2 arttırdı. Ne oldu? Acaba hükümet faiz lobisi karşısında direnemiyor mu artık? Son yıllarda sayın Cumhurbaşkanı faizin enflasyona sebep olduğunu iddia ediyordu.

*Yani faiz artarsa enflasyon artar diyordu. Peki o zaman niye bu faizi arttırdınız? Bu kadar hayat pahalılığı varken bir de faiz artışıyla enflasyonu daha da mı arttırmak istiyorsunuz? Merkez bankası faizi sessizce arttırdı. Ve bu konuyla ilgili hiç kimseden bir açılama yok.

*Niye bunun sebebini açıklamıyorsunuz? Merkez Bankası artık bağımsız değil. Kendi başına bu kararı alamaz.

SAĞLIK VE EĞİTİME PARA YOK KANAL İSTANBUL’A PARA VAR

Hükümetin sağlık konusunda da vatandaşları aldattığını ifade eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü;

*İktidar corona virüs tablolarının gerçek durumu açıklamadığını kendisi açıkladı. Ekonomiyle ilgili verilere alışmıştık ama sağlıkla ilgili verileri gizleyip ne yapmaya çalışıyorsunuz? Türk Tabipler Birliği aylardır bu veriler doğru değil deyip duruyor.

*Şimdi kanun çıkarıp, Türk Tabipler Birliğini kapatmaya değiştirmeye uğraşıyorlar. Çünkü doğruyu duymak istenmiyorlar. Sırf turizm gelirleri arttırılmak gayretiyle eğer sağlık istatistikleri tahrip ediliyorsa bu halka yazık. Bu halkın canının hiç kıymeti yok mu?

*Eğer mesele ülkenin çıkarlarıysa, en önemli mesele milletin sağlığıdır. Başka bir şey değildir. Hükümet ortaklarına sesleniyorum. Gerçekleri gizlemeyin. Halkımıza doğruları açıklayın. Hiç kimsenin hayatını tehlikeye atmayın.

*Sağlık çalışanlarının yanında olun. Ben sağlık çalışanlarının nasıl bu süreçte çalıştıklarına kendim hastayken bizzat şahit oldum. Haklarını alamasalar da her biri büyük bir risk altında kahramanca mücadele ediyor. İstediği zaman para bulan iktidar, konu sağlık ve eğitime gelince para bulamıyor.

*Ülkemize hiç bir şey sunamayan bu iktidar çocuklarımızı da eğitimsiz bırakıyor. Evlerinden bilgisayarlarla derslerine katılmak isteyen öğrenciler imkansızlıktan derslerine katılamıyorlar. Çocukların eğitimi için zorunlu olan internet, bilgisayar tablet sağlanamıyor.

*Konu ihaleyse hemen kaynak hazırlanıyor ama konu çocukların eğitimi olunca yardım kampanyaları düzenleniyor bazen de IBAN veriliyor. Bu hükümet ne uzaktan eğitim ne de yakından eğitimi becerebiliyorlar.

*Ahlat’a, Marmaris’e yapılan saraylar var biliyorsunuz. Yüz milyonlarca para harcanıyor. kanal İstanbul ihalesine para var. Ama çocuklarımız için kaynak bulanıyor. Bir ülkenin itibari lükse yapılan harcamalarla ölçülemez. Ülkenin itibarı, o ülkenin halkının yaşam standartlarıyla ölçülür. Çocukların geleceğine yaptığı yatırımla ölçülür.