Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Konsensus ve Optimar'ın seçim anketlerini incelediği, "Anketlerin ışığında ekonomi partisi" başlıklı yazı kaleme aldı.

İşte Abdülkadir Selvi'nin yazısı:

Konsensus ve Optimar’ın ağustos ayı anketlerini inceliyorum. Birbirinden farklı sonuçlar var. Ama ortak bir şey ortaya çıkıyor. “Millet seçim değil, geçim derdinde.”

Konsensus’un 22-30 Ağustos tarihleri arasında yaptığı ankette “Erken seçime gidilsin mi?” diye sorulmuş.

Ankete katılanların yüzde 57.4’ü seçimler zamanında yapılsın derken, erken seçim isteyenlerin oranı yüzde 42.6 çıkmış.

Araştırmada, “Erken seçim olur mu?” diye de sorulmuş. Ankete katılanların yüzde 69.8’i olmaz yanıtını vermiş. Erken seçim olur diyenlerin oranı ise yüzde 30.2’ye gerilemiş.

Güncel olması nedeniyle Konsensus’un araştırmasından iki başlığı daha paylaşmak istiyorum. Ardından seçim mi, geçim mi konusuna yani ekonomiye ve hayat pahalılığına geleceğim.

YENİ PARTİ KURULMALI MI?

Araştırmada “Yeni partiye ihtiyaç var mı?” diye sorulmuş. Ankete katılanların yüzde 91.4’ü ihtiyaç yok demiş. Kurulmalı diyenlerin oranı ise yüzde 8.6’da kalmış. Bu neyi gösterir? Kurulan yeni partiler bu ihtiyaca cevap verdi mi? Ya da halkımız yeni bir parti arayışında değil, partisinden memnun mu? Alt başlıkları yok. Ama halkımız yeni parti kurulmasını sorunlarının çözümü için gerekli görmüyor. Ayrıca kurulan yeni partiler hayal kırıklığına yol açtığı için milletimiz o defteri kapatmış olabilir.

AŞI KARŞITLARI

Bu çağda aşı karşıtlığı olur mu, insanlar koronavirüsten yaşamını yitirirken aşı karşıtlığı yapmanın anlamı ne diyebilirsiniz. Ben de o görüşte olanlardan biriyim. Ama aşı karşıtlığı da bir gerçek.

Konsensus’un anketinde aşı konusu da sorulmuş. Aşı oldum diyenler yüzde 71.1 çıkarken, olacağını söyleyenlerin oranı da 10.7 çıkıyor. Buna rağmen aşı olmayacağım diyenlerin oranı yüzde 18.2. Yüksek bir oran değil mi?

MUHALEFET YÜKSELMİYOR

Muhalefet partilerine fatura kesip abartılı sonuçlar açıklayan anket firmalarına göre AK Parti büyük bir erime içinde. Onların ciddiye alınır bir tarafı yok. 19 yıllık iktidar yorgunluğu, eskime, pandemi sürecinin yasakları, ekonomik zorluklar karşısında iktidarın yıpranması anlaşılabilir. Ama asıl şaşırtıcı olan buna rağmen muhalefet oylarında bir yükselişin olmaması. CHP 10 yıl önce de yüzde 25’ti, şimdi de...

EKONOMİ VE İŞSİZLİK

Bu noktada hem Konsensus’un hem Optimar’ın anketinden ekonomiyle ilgili verileri aktarmak istiyorum. Konsensus’un anketinde yüzde 40.2’yle işsizlik birinci sırada çıkarken onu yüzde 35.8’le hayat pahalılığı takip ediyor.

Optimar’ın anketinde ise yüzde 40.9’la ekonomi ilk sırada gelirken üçüncü sırada yer alan işsizliğin oranı 12.5 çıkıyor.

İşte size ekonomi partisi.

KİM ÇÖZER?

Optimar’ın anketine katılanların yüzde 31.8’i AK Parti çözer diyor. CHP diyenlerin oranı ise yüzde 20.5 çıkıyor. İYİ Parti diyenler ise yüzde 4.7’de kalıyor. Katılımcılar muhalefet çözer demiyor. Muhalefetin bunun üzerinde düşünmesi lazım.

Konsensus ise “Ekonomiye güveniyor musunuz?” diye sormuş. Ankete katılanların yüzde 36’sı güveniyorum, yüzde 28’i güvenmiyorum demiş. Ne güveniyorum ne güvenmiyorum diyenlerin oranı ise yüzde 36 çıkmış.

İKTİDARA MESAJ

Halkımız ekonomide sorunların çözümü için çare olarak AK Parti’yi gördüğüne göre bu sonuçları en çok iktidar partisinin dikkate alması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, haziran ayında kendisini ziyaret eden iş dünyasından bir gruba, “İkinci çeyrekten itibaren yüksek bir büyüme bekliyorum. Ama vatandaş bunu ekonomide iyileşme olarak hissetmez. 2022’de ise halk ekonomideki iyileşmeyi hissetmeye başlar” demişti. Gerçekçi bir değerlendirme.

YAKICI SORUN

Ancak halk günlük yaşar. Okulların da açılmasıyla birlikte hayat pahalılığı en önemli sorun haline geldi. Yakıcı bir soruna dönüştü. AK Parti’nin rakibi ne CHP ne de İYİ Parti. AK Parti’nin en büyük rakibi, “Ekonomi Partisi”, o nedenle AK Parti’nin çözmesi gereken en önemli sorun hayat pahalılığı. Hatta Afgan mültecilerden bile daha öncelikli bir sorun. Bunun için acil olarak yapılması gerekenler var. Piyasaları manipüle edenlere karşı ilgili bakanlıkların devreye girmesi gerekiyor. Hem de acil olarak. Çünkü öncelikli olarak piyasaların ateşinin düşürülmesine ihtiyaç var.

Uzun vadede ise ekonomideki büyüme devam ettiği müddetçe önümüzdeki yıl vatandaşımızın daha da rahatlamasını sağlayacak ek tedbirler devreye sokulabilir.

Bence 2023’e giderken en acil sorun bu. Seçimlere giderken AK Parti, muhalefeti değil, ekonomi partisini dikkate almalı.

KILIÇDAROĞLU’NUN BARZANİ TEPKİSİ

OĞUZ Kaan Salıcı başkanlığındaki CHP heyetinin Barzani’yi ziyaretini yerinde buldum.

CHP’nin, Sivas’ın doğusuna geçip Kürt gerçeğiyle yüzleşmesini savunanlardanım. O yüzden CHP, Barzani’yle nasıl görüşür diyenlerden değilim. Özel bir ziyaret olduğu için bayrak konusunu da anlayışla karşılayabilirim.

Ama anlamadığım bir şey var.

Erdoğan, Barzani ile görüştü diye kıyamet koparan Kılıçdaroğlu’nun tweet’lerini nereye koyacağız?

HAYAL KIRIKLIĞININ ADI ALİ BABACAN

ALİ Babacan muhalefete geçince Erdoğan’a diğer muhalefet liderlerinden daha fazla hakaret etmek için bir yarışa girdi. Muhalefette marjinal kesimlerin kullandığı dili tercih etti. En son kendisini elinden tutup ekonomi yönetiminin başına geçiren Erdoğan için, “Emine Hanım’ın eşi konuştu” dedi.

NE İSA’YA NE MUSA’YA

Ali Babacan, Erdoğan’a ne kadar hakaret ettiyse, muhalif medya onu o kadar çok alkışladı. Onlar ne kadar çok alkışladıysa Ali Babacan daha çok hakaret etti. Ancak ne kadar çok saldırırsa saldırsın, ne kadar çok hakaret ederse etsin, Erdoğan karşıtı oyları alamadı. Alabileceği muhafazakâr kesimin oylarından da oldu. Partisini kurmadan önce Ali Babacan’dan beklenti beşse, parti kurduktan sonra bu oran bire indi. Ne İsa’ya yarandı ne Musa’ya.

MİLLET İHANETİ AFFETMEZ

Ali Babacan, karşı mahallede aradığını bulamayınca tekrar eski mahallesine dönmek için arayışa başladı. Bir ara 28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle kardeşinin yaşadığını sıkıntıyı anlatırken duygulanmıştı. O zaman Liberaller, “Bu da İslamcıymış” diye terk etti. Muhafazakârlar ise “Kardeşinin başörtüsü sorununu çözen Erdoğan’a ihanet ettin” dedi. Ali Babacan bu kez de, “Azgın azınlığa geçit vermeyeceğiz” diye kükredi. Bu çıkışı da onun seküler mahalleden tepki görmesine yol açtı.

İnsanlar muhalefete geçebilir. Ayrı parti de kurabilir. Bizim halkımız bunları bir ölçüde anlayışla karşılar. Doğruya destek verir, yanlışa geçit vermez. Ha bir de bizim millet her şeyi affeder ama bir tek şeyi affetmez. O da ihanet.