Her neslin, her kuşağın genel bir hikâyesi var aslında...Gerek 68 kuşağı, gerekse 78 kuşağı denilen kuşaklardan, günümüzde bahseden kimse yok artık sevgili dostum! Doğal olarak, zamane gençleri de, bu neslin neyi savunduğunu ve nasıl bir ruh haline sahip olduğunu bilmiyor malesef. Kısaca, okur yazar bir kuşaktan, eylemci ve devrimci bir kuşağa geçiş olarak tanımlamak mümkün...Zamanın ruhu içinde ve siyasal akımların etkisinde gelişen solcu bir hareket olduğunu da eklemek gerekiyor. Mücadele alanı veya sloganı "kapitalizme, emperyalizme ve faşizme hayır!" Bu kuşak, "eski tüfek" olarak da anılıyor bazen. 80 ihtilalinin yıkıp geçtiği, büyük acılar çeken, zamanın devrimci gençleri de diyebilirsiniz. Zamanın siyasal ortamında, düşüncelerinden ötürü baskılanmış, şiddete maruz kalmış; şiddetin içinde yer almış; sağ sol çatışması denen süreçte, enerjisi ve heyecanı kullanılmış; harcanmış... Çok talihsiz bir dönemin gençleri işte...Bir şekilde hapislerde gençliklerini tüketen; bir kuşak! Özellikle, çok tartışılan, çok sevilen ve bir o kadar da nefret edilen bir şair Nazım Hikmet'in şiirlerini dilinden düşürmeyen soğuk savaş döneminin nesli bu...Amerika ile Sovyetlerin soğuk savaş mücadelesinin, Türkiye'ye yansımalarından biri de diyebilirsin sevgili dostum! Ne denilirse denilsin, vatan hainliğinden vatan şairliğine uzanan bir yaşam öyküsu... Türkiye'nin toplumsal hafızasında kalıcı bir yer ettiği hemen herkesin malumu.
Nazım Hikmet'in, " Güneşi İçenlerin Türküsü " devrimcilerin dilinde bir motivasyon aracına dönüşmüş; özel gün ve kutlama törenlerinin vazgeçilmezi olmuştur açıkçası:
"Bu bir türkü
Toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü
Toprak bakır, gök bakır
Haykır güneşi içenlerin türküsünü, haykır
Hakkın var güneşe hakkın
Hakkın var güneşe hakkın
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın
Güneşin zaptı yakın
Hakkın var güneşe hakkın
Hakkın var güneşe hakkın
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın
Güneşin zaptı yakın
Ölenler dövüşerek öldüler
Ölenler dövüşerek öldüler
Güneşe gömüldüler
Güneşe gömüldüler
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya
Hakkın var güneşe hakkın
Hakkın var güneşe hakkın
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın
Güneşin zaptı yakın
Ölenler dövüşerek öldüler
Ölenler dövüşerek öldüler
Güneşe gömüldüler
Güneşe gömüldüler
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya
Hakkın var güneşe hakkın
Hakkın var güneşe hakkın
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın
Güneşin zaptı yakın
Hakkın var güneşe hakkın
Hakkın var güneşe hakkın
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşi zapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın
Güneşin zaptı yakın..."
Özellikle 78 kuşağının, sosyalist ve kominist söylemleri arasında, "Gündoğdu Marşı" da yerini bir şekilde alır. O dönemin yeni neslini bu marşla birlikte motive etmek ve düşüncelerine yakın tutmak istediklerini de anlamak mümkün...
Velhasılı kelam sevgili dostum; zaman akıp giderken, her neslin anlatacak bir hikâyesi olması gayet doğal...Kim ne derse desin, Türk demokrasi tarihinin bir dönemine damgasını vurmuş bu gençler, günümüzün altmışlı ve yetmişli yaş grubunu oluşturuyor. O dönemin hikâyelerini dinlediğinizde, nereden nereye geldiğimizi ya da gelemediğimizi daha iyi anlamak mümkün! Günümüz kuşağının, ise gelecekte nasıl bir hikâye yazacağını kim bilebilir ki sevgili dostum..?