Bir dönemin siyasi sloganlarından sadece biriydi sevgili dostum! Aslında çok şey de ifade ediyordu ama neyse...
Sıcak ve nemin bunaltıcı baskısı altında sokaklar yine kalabalık, gençler cıvıl cıvıl, turistler bir o yana bir bu yana zamanı yakalamak istercesine dolaşıp duruyor öylesine...
Her bir sokakta başka bir gerçekle yüzleşir insanoğlu...Tarihi bir cami ve onun mezarlığında sanat eseri mezar başlıklarıyla süslü mezarlara gözün kayar ister istemez. Taşların şeklinden anlarsın ölenin mesleğini; sembollestirmistir yani sanat...

Yaklaştıkça okursun taşlardaki yazıları, bir ağıt okurcasına. İlginç bir cümleye rastlarsın: " Bir Fatihaya muhtacım"...der... Ne çok şey anlatır aslında, anlayana veya anlayabilene. Mezar ziyaretleri bu anlamda güzeldir sevgili dostum! Biraz daha ilerlersin bir dostla karşılaşır; gölgede çayları yudumlayıp kısa bir muhabbet kalır kârına...Yavru kediyle annesinin diyaloğuna şahitlik yaparsın. Yavru, ürkek bir o kadar da korkak caddenin karşısına geçerken gürültüden ürkerek gerisin geri kaçar; şaşkın şaşkın anlamaya çalışır olan biteni; miyavlar tatlı tatlı annesinden yardım istercesine.

Anne kedinin gözü üstündedir; " hadi cesur ol, korkma!" der gibi bakışlarını görürsün...
Biraz daha ilerlediğinde karşına kocaman viyadük ayakları çıkar; ne büyük işler dersin; boyumuzdan büyük işler güçler bunlar; lakin yapılması gereken bu herhalde der geçersin...Bitince ihtişamın boyutunu hayal eder, geçip gidersin.
Velhasılı kelam sevgili dostum; her sokakta bir başka hayat, bir başka  gerçekle yüzleşirsin; eğer sokaklarda yürümek istersen! Yollar aşınmamıştır elbette, ama sen kendini aşmışsındır!