Yeni bir ümit doğuncaya kadar!

Abone Ol

Bilir misin sevgili dostum; yıllar önce hemen her cuma namazı sonrası, özellikle büyük camilerin önünde protestolar ve küçük mitingler yapılırdı. "Kahrolsun İsrail, kahrolsun Amerika!" sloganları atılır; hatta bu ülkelerin bayrakları yakılırdı. Ya da gündemde olan herhangi bir konu; mesela baş örtüsü yasağını protesto eden cemaatlere, dini bütün insanlar, özgürlük taraftarı herkes ve siyasiler de katılır; onları yanlız bırakmazdı. Ya günümüzde neler oluyor diye bakarsak, protesto etme hakkını insanlar kullanmak istediğinde başlarına neler gelebileceğini aşağı yukarı tahmin edebilirsiniz. Ülke, vakti zamanında ister koalisyonların beceriksizliği sonucu deyin, isterseniz başka herhangi bir şeyin sonucu deyin; ortaya çıkan siyasi tabloda; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı mücadele için bayrak açan siyasetçiler; yatıp kalkıp bunları haykırarak, halka bir söz verdiler. Halk da onların önünü açtı ve iktidar olma şansı ve imkânı tanıdı. Aradan uzun yıllar geçti gitti...! Sonuçta gelinen noktada, hangi şehre bakarsan bak sevgili dostum; görüntü şundan ibaret: 

Kafanı ne tarafa çevirirsen çevir, büfeler, benzin istasyonları ve betondan oluşan binalarla dolmuş taşmış. Bunlara 3B de diyebilirsin. 3Y'nin son durumu herkesçe malum...Yazık oldu şehirlerimize; zevkten yoksun, alelacele dikilmiş binalar, sürekli kazılıp kapatılan caddeler, bitmek tükenmek bilmeyen plansız kamu yatırımları, yetersiz yeşil alanlar, karmaşık yollar ve daha neler neler; saymakla bitmez...İnsanların  yorgunluğu binalara, binaların yorgunluğu da insanlara yansımış sanki...

Velhasılı kelâm  sevgili dostum; her ne yaşanıyorsa yaşanıyor; birileri yıpranıyor; zafer sarhoşluğuna kapılanlar, hata üstüne hata yapıyor...Siyaset dili sertleşiyor; siyaset ahlâkı denilen bir anlayış unutuluyor ve demokrasi kültürümüzde ilerleme yerine, durmadan gerilemeler yaşanıyor. Özgürlükler ve refah seviyesi bakımından geriye dönüşler bir türlü durdurulamıyor. İnsanların umutları ve hayalleri çalınmakla kalmayıp üstüne bir de, emekleri sömürülüyor; yokluğa mahkûm  ediliyor. Kamu aklı da, insanları kucaklayamıyor; laf ebelikleri, canbazlıkları alıp başını gitmiş... Değersiz bir para biriminin değersiz insanlarına dönüştürülüyor. Her ne yaşanıyorsa yaşansın sevgili dostum; gerçekler elbette bir gün gelecek; yalancıların yüzüne çarpacak! Lâkin, sonuçta milletin büyük bir kesimi, gün yüzü görmek için başka baharlar beklemek zorunda kalacak...Yeni bir ümit doğuncaya kadar...!

Öyle anlaşılıyor ki, yalanlar ortaya çıkmadıkça herkes dürüst olacak...!

Sen, merhameti insanlara "acımak" olarak anlasan da, insanların canını  "acıtmamak" olduğunu öğrendiğinde, tekrar görüşelim sevgili dostum!