Ne demiş bilge, "Bir insanın eksik tarafı, karakteri ise onu asla tamamlayamazsın! Cuma da, bayram da, hastalık da, ölüm de fayda etmez..."

Türk geleneğidir sevgili dostum; yaşlı ve hasta ziyaretleri, bayram buluşmaları, dargınlıkların sona erdirilmesi sevap olarak kabul edilir bizim kültürümüzde. Bir tebessümü, bir küçük hediyeyi paylaşmanın  yanında, kadir kıymet bilmektir aynı zamanda. İnsanların sevdiklerini özlemesi ve dolayısıyla onları ferahlatması, moral katıyor her iki tarafa da. İnsan yaşarken değerlidir sevgili dostum! Önemli olan, bir insanın başarısını alkışlamak, başarısızlığında ise maddi manevi yanında yer almaktır. İnsanlık bunu gerektiriyor; ama malesef böyle olmuyor. Öldükten sonra kalabalık ve samimiyetten yoksun cenaze törenlerinin hiçbir anlamı yok.

Nerde bir tanıdık cenazesi varsa, ayıp olmasın, ne derler deyip katılıyor çoğu insan... Aslında sağken insanlarla hiçbir candan iletişim kurmayanların cenazelerde boy göstermesi çoğu kez samimiyetten yoksun...Hatta bazı insanlara, "cenazen kalabalık olacak!" deyip duranlar da az değil hani. Kimin kime helallik vereceğini ve kabulleneceğini yalnızca Allah bilir...Üstelik, ölenin yakınlarına bir fayda sağlamaz kuru kalabalıklar sevgili dostum!

Velhasılı kelam; sevdiklerinizi yaşarken yaşatın ki, onlarla güzel şeyler paylaşın ki, vicdanınız temiz kalsın! Yoksa ölüm, ölen için sadece yer değiştirme...Geride kalanlar, bir şekilde bu dünyadaki saçmalıklarına elbette devam edecekler; ta ki ölüm çanları çalmaya başlayıncaya kadar...

Paylaşmak diyoruz sevgili dostum paylaşmak! İnsanlık ve güzellik adına ne varsa paylaşmak bu...Hayata, hem anlam, hem de değer katar...