Dava dosyasında yer alan iddialara göre, M.T. adlı erkeğin, kızı M.T’ye 2014 ile 2019 arasında defalarca zor ve tehdit kullanarak tecavüz ettiği, bu zorlama ilişkiler sonucunda mağdur kadının 2015’te babası M.T’den bir çocuk dünyaya getirdiği, 2019’da Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan ihbarla ortaya çıktı.
Dava kapsamında ifade veren mağdur M.T., ilk tecavüzün 2014’te, babasıyla birlikte gittiği Tisan Mahallesi’ndeki bir yazlıkta gerçekleştiğini, babasının sonraki süreçte de “Sana sahip çıkan olmaz. Ortada kalırsın” tehditleri ve fiziki baskılar kullanarak tecavüze devam ettiğini, annesine ve kardeşlerinin zarar vereceği endişesiyle tecavüzü kimseye anlatmadığını anlattı.
“DELİL OLAMAZ”
Sanık M.T., söz konusu iddiaları reddederken kızı M.T. ile çektirdiği fotoğrafı, mahkemeye delil olarak sundu. Bu fotoğrafın lehinde yorumlanmasını talep etti ancak Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık erkekle mağdur kadının baba-kız ilişkisi dolayısıyla aynı evde yaşadığını, mağdurun gebelik sırasında çekilmiş fotoğrafta gülümsüyor olmasının cinsel saldırı ve tehdit suçunun olmadığı anlamına gelmeyeceğini, mağdurun sanıkla aynı evde yaşamak zorunda olmasından dolayı bu tür fotoğraf çekimlerine sesini çıkaramıyor olabileceğini vurguladı. Mahkeme, bir genç kadının öz babasıyla kendi isteğiyle cinsel ilişkiye girmesinin hayatın olağan akışına ve fıtrata uygun olmadığına, sanık erkek M.T’nin zor ve tehdit kullanarak cinsel saldırı suçunu işlendiğinin mağdur ve tanık beyanlarıyla ortaya çıktığına dayanarak M.T. hakkında cezaya hükmetti. Sanık avukatı karara Adana Bölge İstinaf Mahkemesi’nde itiraz etti ancak bölge mahkemesi itirazı esastan reddetti.
Bunun üzerine dava dosyası Yargıtay’a taşındı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanık erkek M.T’ye verilen cezanın yerinde olmadığına hükmetti ve sanığın tahliyesine karar verdi. Yargıtay kararını, sanık M.T’nin “Kızımla rızaen cinsel ilişkiye girdik” savunmasına ve “Bunu destekler mahiyette, tarafların samimi şekilde çekildikleri fotoğraflara” dayandırdı.