Yazın ortasında, sel uyarısı yapılan ilginç bir coğrafyanın insanlarıyız sevgili dostum!
Ve dahası böyle bir olasılıkta, ne yapılması gerektiği konusunda hiç kimsenin bir bilgisi de yoktur!
Sel uyarısı, ne yani "sele kapılırsanız bizden günah gitti; sizi uyarmıştık" demekten ibaret mi bu? Elbette değil ama, insanların dikkatini çekmek de bir görevmiş gibi anlaşılıyor artık! Yolda giderken "dikkat taş düşebilir " levhalarında olduğu gibi...
Aslını ararsan sevgili dostum, bu tip uyarılara karşı çiftçinin hiçbir merakının olduğu söylenemez.
Kentlerdeki insanlar üzerinde etkilidir olsa olsa...
Diğer taraftan, kuraklık karşısında ürünlerinin verimini düşünen insanlar için yağmurun az ya da çok olmasından ziyade, sık sık ve az az yağmasıdır; temennileri ve beklentileri...
Üstelik maddi bir bedeli olmayan, nimet ve bereket kaynağı...!
Bir de, yağmurdan, geceden ve ateşten ilham alan insanların da ne düşündüğü önemli hale geliyor. Yağmurun gizemini ve mucizevi karakterini hissetmekle meşguller onlar...
Özellikle geceleyin uyandırdığı duygu hali, birçok fikrin uyanmasına da katkı sağlıyor, vesile oluyor... Bazısı şiir yazıyor; bazısı beste yapıyor, bazısı senaryo için kalem oynatıyor, bazısı da, daha sağlam planlar yapmakla meşgul...
Yağmur ve gecenin yanına bir de ateşi ekleyen insanlar var ki sevgili dostum; işte bunlar insan ruhunu okşayan her ne varsa ona imza atıyorlar.
Velhasılı kelam sevgili dostum; sen sen ol, yağmurun bereketinden nasibini almayı bil bir şekilde! Ve de şükretmenin ne demek olduğunu...
Teşekkürü kime ve nasıl yapacağını bilmenin de derin bir bilgelik gerektiğini unutmamalısın...
Daha da ileri gidebilir; sorgularsın kendini, beyninin ince ayrıntılarında...