Doğanın döngüsüne dair yaşanan her havada bir güzellik olduğunun insanoğlu bilincinde artık sevgili dostum!

İklimden iklime insanların düşünce yapısı, kültürü ve yaşam biçiminde de değişiklikler görülüyor. Düşünün ki, tropikal bir iklimde yaşayan insanların, karasal iklim ya da çöl koşullarında yaşayan insanlarla olan farkını? Şu hız çağında, insanoğlu dünyanın dört bir tarafına seyahat ederek, merak duygusunu rahatlıkla giderebiliyor. Bir bakıyorsunuz, güneşe ve denize hasret milletler, kendilerini, Akdeniz'in veya Ege'nin koylarına atmada hiçbir tereddüt göstermiyor. Kimisi İspanya'yı, kimisi Fransa'yı, kimisi İtalya'yı, kimise Yunanistan'ı, kimisi de Türkiye'yi tercih ediyor. Muhafazakâr  Arap toplumları ise mümkün olduğunca yeşil ve serin coğrafyalarda tatil yapmayı hayal ediyor. Kısacası, Allah bir memlekete,  her şeyi birden vermeyerek toplumların birbiriyle iletişim kurmasını sağlıyor. Düşünsenize, büyük  doğalgaz ve petrol üreten ülkeleri! Dünyanın enerji ihtiyacını yıllardır onlar karşılıyor ve bu sayede büyük ekonomik girdiler sağlayarak ülkelerini refaha kavuşturabiliyorlar. Onlarda olmayan ya da üretilmeyen şeyleri, başka devletlerden tedarik ederek bir şekilde günlük yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Kısacası, insanda olduğu gibi, devletlerin de birbirine ihtiyacı vardır sevgili dostum! İnsanlar birbirine muhtaçtır ama birbirine yük olmak istemezler...

Yağmurun, özellikle bahar yağmurunun bereketi, toprakla ve tohumla buluştuktan sonra daha özel bir anlam kazanıyor...Doğa yeşermeye tohumlar filizlenmeye başlıyor. Kısacası doğa  uykusundan uyanıp "ben buradayım" diyor. İnsana açık bir mesaj veriyor aslında! 
Yağmur doğrudan insan için yağmasa da, sonuç olarak ondan nasiplenen de insan oluyor. Bolluk ve bereket olarak insana dönüyor.

Bakarsan bağ oluyor kısacası...

Kimi insan da yağmura zıttır! Islanmaktan da hazzetmez. Kimi insan da yağmurun sesinden büyük bir haz alarak dingin bir ruh hali yaşar. Kimisi de, saçlarının bozulmasından, makyajının akmasından ve üzerinin çamurlanmasından nefret eder. Şemsiye denilen, ama aslında güneşlik olarak icat edilen eşyanın da yağmur karşısında insanı koruduğu bir gerçek. Şemsiye kültürü olan toplumlar da var olmayan da! Ama öyle ya da böyle, güneş açmaya devam edecek; yağmur da yağmaya...

Velhasılı kelam sevgili dostum; bir zamanlar dillerde pelesenk olduğu gibi, "havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız iyi ve güzel olsun!"  demekten başka güzel bir temenni ve dilek olamaz elbette...