İYİ Partili Ümit Özdağ, disiplin kuruluna sevk edilmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Özdağ açıklamasında, "Amacı hukukun üstünlüğünü sağlamak olan bir siyasi partinin önce kendi iç hukukuna saygı göstermesi gerekir. İYİ Parti'nin, Disiplin Yönetmeliği'nde yapılan düzenlemelere uygun davranması gerekir ki, iktidara geldiği zaman hukukun üstünlüğü ilkesine uygun hareket edeceğine dair Türk Milletine güven versin. Oysa bana karşı işletilen disiplin süreci, İYİ Parti Disiplin Yönetmeliği'ne göre ilerleyen bir hukuki süreç değil, siyasal kampanya çerçevesinde “vahşi Batı’daki siyasal linç” ilkelerine göre gelişmiştir. Ve bu kabul edilebilir değildir" dedi.

Özdağ açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

 

"Cumhuriyetimizin 97. kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim 2020 tarihinde, İYİ Parti Genel Sekreteri Sayın Uğur Poyraz tarafından yapılan sayısız, tarihsiz ve talihsiz bir basın açıklaması ile Disiplin Kuruluna sevk edildiğimi öğrendim.

Yapılan basın açıklamasında disipline sevk gerekçesi olarak bazı il ve 108 ilçe başkanının dilekçesi gösterilmiştir. İYİ Parti; anayasanın iktidar tarafından askıya alındığı, kuvvetler ayrılığının tasfiye edildiği bir dönemde hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığına dayanan bir parlamenter sistemi yeniden tesis etmek maksadıyla kurulmuştur.

Amacı hukukun üstünlüğünü sağlamak olan bir siyasi partinin önce kendi iç hukukuna saygı göstermesi gerekir. İYİ Parti'nin, Disiplin Yönetmeliği'nde yapılan düzenlemelere uygun davranması gerekir ki, iktidara geldiği zaman hukukun üstünlüğü ilkesine uygun hareket edeceğine dair Türk Milletine güven versin. Oysa bana karşı işletilen disiplin süreci, İYİ Parti Disiplin Yönetmeliği'ne göre ilerleyen bir hukuki süreç değil, siyasal kampanya çerçevesinde “vahşi Batı’daki siyasal linç” ilkelerine göre gelişmiştir. Ve bu kabul edilebilir değildir.

Disipline sevk edilmeme neden olan konu, katıldığım bir televizyon programında İstanbul İl Başkanı’nın Kazakistan’da FETÖ tarafından kurulan bir STÖ’nün başkan yardımcılığı konusuna açıklık getirmesini istememdir. İl başkanı, bu konuda kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapamamış, bunun yerine mahkemeye verdiği dilekçeden başlayarak, televizyonlarda ve teşkilatlarda bana hakaret etmiştir. Keza, İYİ Parti’nin değişik makamlardaki yetkilileri, İYİ Parti’nin yüksek menfaatlerini savunacak bir pozisyon alacak ve gerçeği arayacakları yerde, beni suçlamayı tercih etmişlerdir. Genel Merkez ve İYİ Parti grup yetkilileri, ne yazık ki yaşanan süreci, Türkiye’de FETÖ ile mücadele konusunda parti programında madde bulunan ve FETÖ sızmaları konusunda en temiz parti olması için başarıyla mücadele ettiğimiz İYİ Parti’yi savunacak şekilde değerlendirmemişlerdir.

Disiplin Kurulu sürecinde, televizyon programında sorduğum sorunun cevabını verme imkanım ortaya çıkacaktır. Büyük bir bölümü üzerinde daha önce hiçbir kitap yazılmamış alanlarda 26 kitap yazmış, 16 önemli eserin editörlüğünü yapmış, milli güvenliğimiz konusunda onlarca rapor kaleme almış bir akademisyen ve milletvekili olarak, araştırma ve inceleme yapmadan herhangi bir açıklama yapmadığımı ilgili kamuoyu bilmektedir.

İYİ Partimizin yetkili kurullarına, İYİ Parti’ye gönül veren milyonlara ve Türk kamuoyuna önümüzdeki süreçte bu açıklamayı neden yapmak zorunda kaldığımı detayları ile açıklayacağım."