Türk Ocakları Trabzon Şubesi, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un Trabzon'da 'Ekümenik Patrik Bartholomeos' yazılı Trabzonspor forması ile karşılanmasına tepki gösterdi.
Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Kamuoyunun Dikkatine..!
Ekümenik kelimesi, "evrensel, tüm alemi kapsayan, Hıristiyan aleminin tümünü kapsayan" anlamlarında kullanılmaktadır. İstanbul Patriği, 5. yüzyıldan beri kendini "Ekümenik Patrik" sıfatıyla dünyadaki tüm Ortodoksların ruhani lideri kabul ve iddia etmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle birlikte Türk idare usulünün bir gereği olarak patrikhaneye hoşgörüyle davranılmışsa da patrikhane Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başlamasıyla birlikte bir fesat ocağı gibi yıkıcı ve bölücü faaliyetlere başlamıştır. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Ortodoks dünyasının hamisi gibi hareket eden Rusya’yı kışkırtarak Osmanlılara savaş açtırmış, Yunan Devleti’nin kuruluşunda etkin rol oynamış, Birinci Dünya Savaşı sırasında da aynı tavrını sürdürmüştür.
Birinci Dünya Savaşının ardından yapılan Kurtuluş Savaşında ise patrikhane işgalcilerin işlerini kolaylaştırmak için adeta seferber olmuştur. Patrikhanenin bu ihanet usulüne, kendine bağlı metropolitlikler de fazlasıyla hizmet etmişlerdi. İzmir’e giren Yunan askerlerini İzmir Metropoliti kutsarken, Karadeniz’de Trabzon’da Hrisantos, Samsun’da Germenos sözde Pontus Devleti teşkil etmek için tedhiş liderleri gibi çalışmışlardır. Onların hamiliğinde tüm Anadolu’da dönemin terör örgütleri teşkil edilmiş, oluk oluk masum Türk kanları dökülmüştür. Buna karşın vatanını kurtarmak için mücadele eden Türk milleti uzun bir savaşın ardından işgalcileri ve işbirlikçilerini Türkiye’den atmayı başarmıştır.
Kurtuluş Savaşı esnasında yürütmüş olduğu yıkıcı faaliyetleri ve çalışmaları sebebiyle Fener Rum Ortodoks Patrikhanesine Türk milleti büyük bir tepki koymuş ve yeni kurulan Türkiye’de istenmeyen kurum ilan edilmiştir. Lozan Barış Görüşmelerinde patrikhanenin, geçmişten beri yıkıcı ve bölücü faaliyetleri açıkça ortaya konmuştur. Patrikhanenin bütün organlarıyla birlikte İstanbul’dan çıkarılarak Yunanistan’a taşınması resmen istenmiştir. Milli Mücadele’nin önderi Mustafa Kemal Paşa gazetelere verdiği demeçte patrikhane için “Bir fesat ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan Rum Patrikhanesi…” ifadesini kullanmıştır.
Başta İngiltere delegasyonu olmak üzere İtilaf Devletleri temsilcileri patrikhanenin sınır dışına çıkarılması teklifine karşı çıkmışlardır. İngiliz Delegasyon başkanı Lord Curzon patrikhanenin siyasi alana girmesi halinde Türkiye’nin patrikliğin siyasal ayrıcalıklarının değiştirme, hatta son verme hakkını teslim etmiş ve patrikhanenin siyasal ve yönetim alanındaki yetkilerinden yoksun bırakılarak sadece bir din kurumu olarak İstanbul’da kalmasını teklif etmiştir. İtilaf Devletlerinin diğer bütün temsilcileri de bu teklifi desteklemişlerdir. Dönemin şartları neticesinde Türk Heyeti sözde Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin Osmanlı Devleti zamanındaki bütün ayrıcalıklarını kaldırarak sadece İstanbul’daki Rum cemaatinin dinî işleri yerine getirmek şartıyla ve bu hususta verilen sözlere güvenerek İstanbul’da kalmasına izin verdi.
Lozan Antlaşması sonrasında patrikhane bizim için ne anlam taşıyordu? Statüsü ne idi? TBMM tutanaklarında devrin ileri gelenlerinin şu ifadeleri bu soruların cevabını vermiştir: “… Bu gün âdi bir köy papazı haline geçmiştir. Bir sıfatı resmiyesi kalmamıştır… pençemizin altında bir papaz gibi İstanbul’da her şeyden tecrit edilmiş bir halde düşündük, bir piskopos halinde olsun ve böylelikle kalmıştır. Her türlü evsafı gittikten sonra hiç bir meziyeti kalmamış, pençemizin altında zebun bir halde kalacaktır.”
Laiklik ilkesini Anayasanın güvencesine sokulduktan sonra Türkiye Cumhuriyeti devleti patrikhanenin siyasi meselelerle uğraşma girişimine daha hassas yaklaşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, Lozan Antlaşması sonrasında patrikhanenin sözde uluslararası hüviyete kavuşmak ve bütün Ortodoks âlemi üzerinde yeniden güç tesis etmek üzere atmaya çalıştığı girişimlere Lozan Barış Antlaşması temelinde asla izin vermemiştir.
Ezcümle, Fener Rum Patrikhanesi Osmanlı Devletinden Türkiye’nin kuruluşuna kadar devletin zayıfladığı zamanlarda yıkıcı ve bölücü faaliyetlerin en büyük hamisi ve teşvikçisi olmuştur. Özellikle Milli Mücadele yıllarında düşmanlarla olan işbirliğini zirveye taşımıştır. Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra fesat ocağı haline gelen Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi de işgalciler gibi Türkiye’den çıkarılmaya çalışılmıştır. Fakat Lozan Antlaşması’yla patrikhanenin bütün imtiyazları kaldırılmış, sadece İstanbul’daki Rumların dini işlerini yerine getiren Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumu haline getirilmiştir. Bütün bunlara rağmen fesat ocağı olduğunu her şartta ispat etmiş olan patrikhane belli dönemlerde yeniden yetkilerini aşıp bütün dünya Ortodokslarının dini merkezi olduğunu gösteren ekümenik sıfatını kullanmaya çalışmaktadır.
Son zamanlarda maalesef özellikle Trabzon’da gizli hedeflerine ulaşmak için sinsice faaliyet gösterenlerin de en önemli motive kaynağı yine patrikhane ve onun bizim nezdimizdeki Başpiskoposu’dur. Sözde Patriğin girişimleri Lozan Antlaşması’nda statüsü belirlenen sözde Patriğin yetkisini aşmaktadır. Bir süredir devam eden ve bu sene Trabzon’un fethi tarihi olarak tescillenen 15 Ağustos’ta dini faaliyetlere kapalı olan Sümela Manastırında bu fesat ocağına ayin yapma izni verilmesi de manidar olmuştur. Daha da önemlisi 15 Ağustos 2022’de Sümela Manastırındaki ayini yönetmek için 14 Ağustos 2022’de Trabzon’a gelen Piskopos Bartholemeos’u karşılayan bir kişi kendisine kameralar önünde arkasında “Ekümenik Patrik Bartholomeos” ibarelerini taşıyan Trabzonspor formasını hediye etmiştir. Bu önceden planlandığı belli olan tiyatral gösteriyi, formayı büyük bir memnuniyetle ve gülerek alan bu sözde Patrik tamamlamıştır. Patrikhane böylece gizli amaçlarını adeta saklamadan teşhir etmiştir. Özellikle geçen seneki sözde ayini yönetmek için Trabzon’a gelen ve o ziyaretinde de bu şehrin en önemli ortak değeri Trabzonspor’un maskesini takarak ve Trabzonspor ile ilgili yapmacık övgülerle Trabzon halkının gönlüne bir yılan gibi girmeye çalıştığının farkındayız. Önceden beri Türk devletinin zayıf olduğu dönemlerinde bir fesat ve bölücü ocağı olan patrikhaneye ve ona bilerek veya bilmeyerek çanak tutanlara şunu haykırıyoruz:
Biz gücünü tarihinden ve Türk milletinden alan Türk Ocakları Trabzon Şubesi olarak bu organize gösteriden derinden rahatsızlık duyduğumuz gibi tehlikelerin farkında olarak dim dik ayaktayız ve vatanımızın, milletimizin yılmaz bekçileriyiz. Bizler bu milletin sevdalıları olarak, tarihten atalarımızın şanlı mücadelelerinden aldığımız ruhla, Trabzon ve çevresindeki gizli ve zehirli emellerinizi biliyoruz ve sizleri yakından takip ediyoruz. Kirli ve gizli emellerinizi her zaman olduğu gibi meşru ve bilimsel yollarla boşa çıkaracağız. Mensubiyetinden gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletinin de gizli ve sinsi emellerinize asla izin vermeyeceğinden eminiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur…