Bugünlerde memleket adına yasanan ve yaşatılan her şey, ama her şeyin sorumlusu gençlerin olmadığı kesin sevgili dostum! Ülkeyi son tahlilde, kim yada kimler bu hale dönüştürmüşse, elini taşın altına koyacak olanlar da onlardır. Hiç kimse gençliğin üzerine bu enkazı yıkmaya çalışmasın...
Enkazı, temizleyecek ve de yeniden ne inşa edecekse, edecek olan kafa bu ülkeyi felakete sürüklenmesine engel olamayan mevcut kafa yapısıdır. Bir şey yapmak isterse eğer, gençlere davalarını anlatıp onların enerjisinden, çalışkanlığından ve heyecanından yararlanma yolunu seçsinler. Öyle böyle değil sevgili dostum; sanki memlekette hiç yetişmiş insan kaynağı yokmuş gibi, her şeyi siyasetçi kafasıyla yapmak gibi budalaca ve ahmakça işler güçlerle uğraşıp duruyoruz...Bu kadar üniversite ve bu kadar bilim insanı varken, nasıl olur da sorunları ilkel bir düşünce biçimiyle çözmeye çalışma yoluna gidilir anlamak gerçekten zor! Medeni ve insani kriterler acısından bakıldığında, herkesin imrendiği ve yaşamak istediği bir Avrupa Birliği varken bundan uzaklaşıp çözümü Çin modelinde aramak neyin nesidir; hangi aklın veya düşüncenin ürünüdür izahı da zor, anlamak da zor! Şimdi gençlere ne diyeceksiniz; 15-20 yıl daha bize sabredin mı diyeceksiniz? Meyvelerini birlikte yiyeceğiz derken sevgili dostum; bir ağacın meyve vermesi için fidanın büyümesi şart değil midir? Neyse, iyi insanların yaşam felsefesi affetmek ve unutmak üzerine kurulu olsa da, bu felsefenin aynı zamanda bir intikam biçimi olduğunu unutmamalısın! Öyle, kin, nefret, mağrurluk ve kibirden kaynaklanan bir intikam duygusu değil elbette bu...Ülkenin istikbali için öğüt veren, fikir üreten ve doğru yolu gösteren hiçbir düşünceye değer vermeden, kendi bildiğinizin doğrultusunda gidiyorsun da sevgili dostum; bildiğim bildik, dediğim dedik kafası, duvara toslamak için sadece bir nedenden başkası değil elbette. Karakter ve kişilik sahibi olduğu için çalmayan ve hırsızlık yapmayanlara, insan olduğu için muhtaçlara yardım edenlere, ahlâkî olmadığı için hiç rüşvet almayıp yolsuzluk yapmayanlara, yani insan olmak için önce vicdanımız olmalı diyenlere kulak ver sevgili dostum; kulak ver!
Müşterisini kazıklayıp haksız kazanç elde edenler için ticari zekâlı, halkı sürekli kandırmayı başaranlara siyasi zekâlı, ambulansın arkasına takılıp da hızla yol alanlara pratik zekâlı, şike ve doping yapıp da başarılı olanlara sportif zekâlı, iyi niyeti suistimal edip de çıkar elde edenlere kıvrak zekâlı dediğinde; ülkenin zekâya değil her şeyden önce güzel ahlâka ihtiyacı olduğunu anlarsın sevgili dostum...
Bulutsuzluk Özlemi'nin güzel bir parçasında bulur kendini hayatın ince sazı...
"Sözlerimi geri alamam
Yazdığımı yeniden yazamam,
Çaldığımı baştan çalamam,
Bir daha geri dönemem
Akıyorsa gözyaşım kurumasın,
Coşup seven gönlümse durmasın,
Dost bildik anılarım çağırmasın,
Bir daha geri dönemem
Hiç bi kere hayat bayram olmadı ya da
Her nefes alışımız bayramdı
Bir umuttu yaşatan insanı
Aldım elime sazımı
Yine aşınca çayın suyu boyunu
Belki yeniden karşıma çıkacaksın
Göz göze durup bakınca
Göreceğiz,
Neyiz ve nerelerdeyiz,
Bilemiyoruz
Şimdi
Sözlerimi geri alamam
Yazdığımı yeniden yazamam
Çaldığımı baştan çalamam
Bir daha geri dönemem
Akıyorsa göz yaşım kurumasın
Coşup seven gönlümse durmasın
Dost bildik anılar çağırmasın
Bir daha geri dönemem
Hiçbir kere hayat bayram olmadı ya da
Her nefes alışımız bayramdır
Bir umuttu yaşatan insanı
Aldım elime sazımı
Yine aşınca çayın suyu boyunu
Belki yeniden karşıma çıkacaksın
Göz göze durup bakınca göreceğiz
Neyiz ve nelerdeyiz
Bilemiyoruz
Şimdi"
Velhasılı kelam sevgili dostum; gelişmenin ve zenginleşmenin farklı şeyler olduğunu anladığımızda ancak insan olacağız, adam olacağız...Gelişmek ve geliştirmek değil derdimiz; sadece paraya tamah edip zenginleşmek istiyoruz! Zenginleşince adam olacağımızı zannediyoruz. Para sahibi olup eksiklikten ve eziklikten kurtulacağımızı düşünüyoruz. Konforlu bir hayat kurup mutlu olacağımızı ümit ediyoruz...Bilgiye, kültüre ve düşünceye sahip insanlara değil, sadece paralı ve nüfuzlu insanlara saygı duyuyor ve itibar ediyoruz hâlâ...Sonuçta ne mi olacak sevgili dostum? Ölen ölecek, kalan sağlarla yola devam edilecek...Deney alanında her ne yaşanacaksa yaşanacak; sonunda yine akıl sahipleri, bir enkaz alsa dahi, elini taşın altına sokup sorumluluk ve risk alıp memlekete hizmet etmeye devam edecek...Demokrasi tarihimize yeni isimler yazılacak; demokrasi kültürümüz de bir nebze ilerlemiş olacak, o kadar! Bir de "bu kediden hacı olmaz!" hikâyesi var ki, o da başka bir yazıya kalsın...