Bir gün 
Bir serçe kuşu 
Hz Süleyman'a gelerek şikâyetçi olur; 
Bir derviş kanadını kırmıştır…
Huzura alınan derviş, 
"Ben kendimi 
Göstere göstere yaklaştım; 
Fakat 
Kuş kaçmadı… 
Kaçmayınca üzerine atladım. 
Son anda avuçlarımın arasından 
Kaçmaya çalışınca 
Kanadı kırıldı; benim suçum yok" diyerek,
Kendini savunmuştu…
Hz Süleyman kuşa dönerek 
"Bak ne diyor, 
Sen kaçmamışsın 
Onun sana bir hilesi olmamış" deyince,
Kuş
 "Ben onun cüppesini görünce 
Sofi olduğunu anladım
Ve 
Ondan 
Zarar gelmez diyerek kaçmadım." demiş… 
Bunun üzerine Hz Süleyman 
Dervişi suçlu bularak, 
Kısas gereği kolunun kırılmasını emreder...
Kuş itiraz etmiş:
"Kolu iyileşince 
Gidip bir başka kuşun kanadını kıracak... 
En doğrusu üzerindeki cüppeyi,
Çıkarmasını emredin…
Böylece 
Bir başka kuşu 
Kandırmasını engellemiş olursunuz” demiş…

İşte
Bu hikâyeyi
Niçin anlattım, söyleyeyim…
Biz,
Ezilmiş,
Hor görülmüş,
Bir davanın adamlarıydık…
Davamız,
Dünyayı kurtarmaktı, bizim…
Kendimiz aç geziyor
Ama
Dünyadaki bütün mazlum halklarını
Doyurmaktı amacımız…
Açları doyurmak,
İşsizlere, iş vermekti…
Afrika,
Ortadoğu,
Uzakdoğu diye
Hiç fark etmeden 
İnsanlara yaklaşmaktı gayemiz…
Cebimizdeki
Son kalan 5 kuruşu,
Davamız uğruna harcıyorduk…
Önceliğimiz,
Yemeden yedirmek, içmeden içirmekti…
Sokakta
Bir tane bile işsiz,
Güçsüz insan kalmaması idi, parolamız…
Faiz,
İnsanları felakete
Sürüklediği için kesinlikle
Yok edilecekti…
Fabrikalar açılacak
Dışa bağımlılık bitecekti…
Rant,
Rüşvet,
İltimas kalmayacak,
Haklı, kesinlikle hakkını alacaktı…
Peygamber efendimiz (as)
Kâbe’nin anahtarını
İnen Ayet e nazaran liyakatli olan,
Müslüman olmayan 
Bir aileye verdirmişti…
Bizde her işimizde
Liyakatli olanı bulacak,
Ocu bucu olmasına bakmadan
Makamları liyakatlilere teslim edecektik…
Hak yemeyecek,
Kimseye 
İltimas geçmeyecektik…
Makamların
Geçici olduğunu bilecek,
Baki olan 
Allah(cc)’ın adını, 
Ağzımızdan düşürmeyecektik…
İşte
Dervişin sırtındaki
Hırka gibi,
Bizimde işlerimiz
Söylemle olmayacak,
Yaptıklarımızla insanlığa örnek olacaktık…
Bir insana yapılan haksızlığı
Kendimize yapılmış sayıp,
Hakkı,
Haklıya teslim edecektik…
Güzel Ahlak,
Güzel işler, güzel sözlerimiz olacak,
Kötülüğe meyilli olanlar 
Bizi gördüğünde,
Yaptığı kötülükten utanacaktı…
Yandaş diye
Kimseye öncelik vermeyecek
Buna,
Kesinlikle müsaade edilmeyecekti…
“Devletin malı deniz
Yemeyen Domuz” demeyecek,
 “Tüyü bitmemiş
Yetimin hakkına sahip çıkacaktık”

Peki
Bu söylemlerimiz
Ve
Yaptıklarımız 
İktidarı ele geçirdiğimizde,
Aynen
Böyle mi olmuştu?
Buna 
Siz ne dersiniz?