İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Rize ziyaretinde ve sonrasında yaşananlarla ilgili olarak FOX TV'de yayınlanan Çalar Saat programında açıklamalarda bulundu.

Burada İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtlayan Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik kullandığı  "Bir anlamda Sayın Erdoğan'ın İsrail versiyonu olan Binyamin Netanyahu, siyasi rakiplerini baltalamak ve bu şekilde koltuğunu koruyabilmek için, gözünü kırpmadan, sivillerin ve çocukların hayatlarına kastetmekten geri durmadı" ifadesinin çarpıtıldığını söyledi.

"Netanyahu ile siyaset yapma biçimlerini benzettim. Bunun bu kadar çarpıtılacağını düşünemedim" diyen Akşener, şunları anlattı:

"Sedat Peker olayları patladı. Bu aile meselesi oldu, biz nasıl bir tutum sergileyeceğimizi bilemedik. Otokrat bir yönetim olarak Netanyahu ile benzettim. Yoksa o bebek katili, Filistin konusu üzerinden ben ona çaktım. Yahu kızabilir, mahkemeye verebilirsiniz, siyasi söz söylersiniz. Ama kalkıp da bunun bir şehirde saldırı haline dönüştürülmesini ben kabul edemem. Ciddi çarpıttılar. Tamamen Sedat Peker’in videolarına cevap verilemediği için, bekle gör yapıldığı, vatandaş sormaya başladığı için bu problemlerin üzerine örtmek için bir manivela yaptılar."

BEN VATANDAŞ TEPKİSİ İLE KARŞILAŞMADIM

Akşener, Rize ziyaretiyle ilgili olarak Erdoğan'ın yaptığı konuşmayı da değerlendirdi. "FETÖ, PKK çok suçlandık. Ben esnaf gezmeye devam ettim. Sonra televizyonlarda görünen şeyler oldu. Ne İkizdere'de ne Çayeli'de ben vatandaş tepkisi ile karşılaşmadım" diyen Akşener, şöyle devam etti:

İnsanlar evlerinden el salladı, 'Esnafların dükkanına girmeyeyim, size zarar vermeyeyim' dedim, elimden tutup içeri çektiler. Herhangi bir sıcak temas olmadı, döndük geldik. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı… Rize’nin, Rizelinin, Çayeli, İkizdere’nin yanındaymış gibi gösterilmesini reddediyorum. Ben Trabzon’dan geri döndüm. Çarşamba Sayın Erdoğan’ın konuşması başladı. Tırnak içi 'seçilmiş cumhurbaşkanı' bir konuşma yaptı. Benim böyle bir şeyi anlamlandırmam, bir yere koymam mümkün değil.

Ben cinsiyetimden ari bir vatandaşım, bir siyasetçiyim. Benim de tüm vatandaşların da cumhurbaşkanı olması gereken bir kişi, hakaret ettirdiniz, üzerine dava açtınız. Cumhurbaşkanı tarafından 'Bu günler iyi günler' diye tehdit edilmiş olmak bu feci bir şey. Ben Sayın Erdoğan’ın kendisi olmasa bile çevresinde aklı başında biri kalmışsa sağduyulu siyasete davet edileceğini düşünüyorum. Benim evim basıldı bunun daha ötesi yok. Ben inanmış bir insanım. Ecel ne bir nefes evvel ne bir nefes sonradır. Bu tehditlerin hiçbirisine pabuç bırakacak bir insan değilim. MHP Genel Başkanı’na 'Sivas’ın doğusuna gidemez' demişti. O gün 'Siz Türkiye’yi böldünüz mü?' diye tepki gösterilmişti."

CUMHURBAŞKANLARI İNSANLARIN CAN GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDEN KONUŞMALAR YAPMAZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Gelin hanım beni Netanyahu'nun yanına koyuyor, onun ardından memleketim Rize'ye gidiyor. Gelin hanıma gayet güzel bir ders veriliyor. Ve nerede, nasıl adım atılacağını çok iyi bilmek lazım. Burası Rize, sen Rize'nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacak budur" ifadesine değinen Akşener, şunları söyledi:

"Şimdi görüyoruz ki şehirleri bölmüş. 'Orası Rize benim memleketim' böyle bir düşünce olamaz. AK Parti Genel Başkanı olarak dahi böyle bir konuşma yapamaz. Ben gezmeye devam edeceğim. Pazartesi Hatay’da olacağım. Görevimi yapacağım. Ben olsam Sayın Erdoğan’ın yerinde provokasyon yaptıracağıma, Rize’de Rizeli AK Parti'li vekillerin gezmediğini söylüyor. Ben bunu sağlardım. 'Gelin hanım' demesinden rahatsız değilim. Rizeli bir ailenin gelini olmaktan gurur duyuyorum ama orada küçük bir küçümseme var. Cumhurbaşkanları insanların can güvenliğini tehdit eden konuşmalar yapmaz."

SAYIN ERDOĞAN'IN SAVCILARI HAREKETE GEÇİRMESİ LAZIM 

Akşener ayrıca, 'Sedat Peker'den 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi' iddiasına ilişkin olarak da "Rezalet bunlar. Bütün bunların üzerine Netanyahu üzerinden bir şal örtülüyor. Bakın bir dost olarak söylüyorum, Sayın Erdoğan 'Saldırın şu kadına' diyebilir. Ama benim düşmanlık hissim yok. Bizzat Sayın Soylu tarafından bazı iddiaların doğru olduğu ifade edildi. Sayın Erdoğan eğer bu ülkenin cumhurbaşkanı olmak istiyorsa, bu cıvımış yapıyı, zihniyeti değiştirmek istiyorsa bu konuda savcıları harekete geçirmesi lazım. Kendisi kaybedecek" dedi.