Cemiyet insanı olmak, O'nun isteğine göre gerçekleşmedi elbette...

Sorumlulukları itti bilgeyi o derin ve dolambaçlı kulvarlara...

Başlangıçta anlamaya çalışıyordu olan bitenleri.

Zamanla gözlemleri netleşince, psikolojik ve sosyolojik analizler yapmayı başardı. Başardı başarmasına ama ardı arkası kesilmeyen bir kuşkuya düştü; cümleleri inci gibi dizmek uğruna ...

Şikayetçi de değildi üstelik; kendini gerçekleştirmenin huzurunu hissetmeye başladı. Bazen derin konuları, daha net olsun diye,nüktedanligini geliştirerek,  konuşturmaya başladı. Akşamdan sabaha uzanan zaman diliminde karanlıkları aydınlığa dönüştürecek planlar yaptı; dualar etti, zihnine ilham vermesi için...

Maneviyatını,  hayatın anlamını sorguladi; düşünce eylemlerine girişti; analizler yapmaya çalıştı; anlamlanırdı pek çok şeyi, aklının süzgecinden geçirerek. Nihayetinde aktivist damgası  yedi. Damgayı sevmezdi sevmesine ama düşünce eylemcisi olmaktan gocunmadı.

Çok şükür mahcup da olmadı.Okuyucuyu önemsedi ve onlara "sevgili dostum" diyerek, ciddi bir muhatap kabul etti. Sıcak bir temas kurma arzusu da yok değildi...

Uzun uzadıya gereksiz laf salatası yapmaktan nefret ettiğini her cümlesiyle işledi. Cümleleri de hayatı gibi dolu dolu olmalıydı; uyuyanları uyandirmalıydı.

Bunu zamana yayarak adım adım gitti sabırla ve gayretle; bir ders diyaloğunda olduğu gibi! Bir de sevenleri oldu ve Ona " şirin baba" adını verdiler gulumseyerek! Bundan hiç gocunmadı; hatta mutlu oldu.Dahasi kızı," sen eğlenceli bir babasın!" derken de, kendisini tanımlamak zorunluluğunu hissetti ve hatta kendisiyle alay etmeyi de öğrendi. "Merhamet, erkek adama daha çok yakışırmış " diyen bilgenin sözlerini tekrarlayıp dururken, yüreği ile yaşam arasında kaldığını hissetti. Yine de kendisini dinlemeyi tercih etti; öylesine herhangi bir ard niyet düşünmeden...
Bazen insana kızmak istese de, vazgeçiyordu...

İçi biliyordu, insanoğlunun yüce bir varlık olduğunu...Nankörlerle inatlaşmak yerine, sadece susuyor; hayatı anlamsizlastırmak istemiyordu.
Velhasılı kelam sevgili dostum; günü geldiğinde,  herkesteki gibi " kendisi gibi"  olmanın gururunu yaşadı ve öyle de anıldı...

"Sana akıl verenler, seni aklından etti" diyerek sayfayı kapattı..