Yönetenler, tarihin hemen her döneminde,  insanları veya toplumları kendine bağımlı kılacak, onların akıllarını hapsedecek ve düşünmelerini engelleyecek bütün teknolojileri kullanmayı tercih ettiler. Her dönemin kendi içinde bir sihir teknolojisi oluştuğunu  ve insanların da oldukça ilgisini çektiğini tarihi kayıtlar bize anlatıyor. Bir dönem sihirbazlar, bir dönem cambazlar, bir dönem de mitolojik içerik taşıyan mucizevi gösteriler, muktedirlerin elinde güçlü bir malzeme olarak kullanılageldi. Türkiyenin yakın tarihinde yer alan magic box (sihir kutusu) televizyonu da modern çağın  büyüsü idi.

Televizyonlar,  radyolardan çok daha etkili bir bilgilendirme veya çoğu kez propaganda aracı olarak toplumu hipnotize eden işletmelere dönüştü. İnsanlara neyi anlatmak veya neyi istersen onu yaptırabilmenin aracı oldu.
Sevgili dostum; insanlar büyüleyici ve fantasik şeyleri seviyorlar ve büyük bir keyif alıyorlar. Bu bazen haber, bazen yemek ve aşçılık, bazen evlilik programları, bazen Hint dizileri, bazen macera yarışmaları, bazen de moda yarışmaları tutkusu olarak tecelli ediyor. Hayata dair insanın aklını başından alan her ne varsa tutkuyla izleniyor. Bir de diziler var ki onu hiç sormayın...

Yasam duruyor sanki insanların dunyasında; izleyenler sahte bir dünyaya kaptırıyorlar kendini. Işıl ışıl mekanlar, pırıl pırıl giyinmiş kadınlı erkekli gruplar, pahalı arabalar, pahalı evler, pahalı konaklar, özgüven patlaması yaşayan insanlar, güçlü ve karizmatik patronlar, çarpık kadın erkek ve aile ilişkileri, tarihi filimler üzerinden kahramanlık ve yiğitlik gösterileri, çocuklar üzerinden sürüklenen doludizgin duygu sömürüsü ve daha neler var neler. Hepsi birer büyü kutusunu veya sahnesini andırıyor; afyon yutmuş gibiyiz sevgili dostum...!
Ya gerçekler ne diyor kimse merak ediyor mu?

Ediyor elbette ama bir avuç memleket sevdalısı insanların çabası yetersiz bu hayal aleminden uzaklaşmak için...
Hayal aleminde yaşatılıyorsun sevgili dostum, artık uyan!

Uyan ki, yarın büyük bedeller ödemek zorunda kalma...
Hep bir bahanemiz var tembellik yapmak için! Toplumsal konuları el üstünde tutan ne bir siyasi hareketimiz var ne de sorumluluk bilincinde olan aydınlarımız...Herkes suskun; ölü  toprağı serilmiş sanki memleketimin üzerine.  

Bu da yetmezmiş gibi parlamentomuz çok çalışmış ve parlamenterlerimiz çok yorulmuş olacaklar ki, ekime kadar tatil yapma hakkını verdiler kendilerine! Evet, çok çalıştık; çok ürettik herkes tatili sonuna kadar haketti öyle mi! Yanılıyorsun dostum; uyma başkalarının aklına, kötü sonunu pazarlama kimseye!
Hayat şakaya, büyüklenmeye ve de büyülenmeye gelmez...Uyan!