Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen davada karar çıktı. Tuğçe ve Büşra isimli iki kuzenin öldürülmesiyle ilgili davada tutuklu sanıklar için ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet cezası çıkarken daha sonra bu ceza iyi hal indiriminden dolayı ikişer kez müebbet hapis cezasına çevrildi. Diğer iki sanığın beraat etmesi sonrasında öldürülen kuzenlerin aileleri adliye önünde tepkilerini dile getirdi. Acılı anneler duruşma sonrasında adliye bahçesinde fenalık geçirdi.
Savaştepeli kuzenlerin davasını ilk günden bu yana takip eden Avukat İbrahim Erenci duruşma sonrasında açıklamalarda bulundu. Tutuklu sanıkların müebbet hapis cezasına sevindiklerini söyleyen avukat Erenci, beraat eden sanıklarla ilgili üst mahkemeye başvuru yapacaklarını ifade etti.
Avukat Erenci: “Beraat edenlerin olayla ilişkilerini kanıtladık”
Kuzenlerin avukatı İbrahim Erenci yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Öncelikle yargılanan dört sanık vardı. Bu 4 senedir 2’si tutukluydu. Diğer 2’si ise tutuksuz yargılanıyordu. Biz hemen hemen her duruşmada, tutuksuz sanıkların da tutuklanması gerektiğini, fikir ve eylem birliği içinde olduklarını, aynı evi kiraladıklarını, birlikte hareket ettiklerini, olay tarihi olan 21 Mart 2006 tarihinde hep birlikte kelimenin tam anlamıyla çil yavrusu gibi dağıldıklarını, İzmir'e gittiklerini, kaybolduklarını ve bir ev sahibinin ısrarıyla sanıklardan 2’si geri gelip eşyaları boşaltıp evi tahliye ettiklerini, dolayısıyla birlikte hareket ettikleri yönünde en ufak bir kuşku olmadığını HTS kayıtlarıyla telefon görüşmeleriyle anlattık. Birden çok sim kartı, birden çok telefon sahibi olmaları nedeniyle ve bunları da birinin imei numarasına, diğerinin sim kartını, diğerinin sim kartına numaralı cep telefonuna taktıklarını eylem hazırlığı içinde olduklarının sabit olduğu, dolayısıyla birlikte hareket ettikleri yönünde onlarca delil sunduk. Biz tutuksuz sanıkların da tutuklanması gerektiğini, onların da cezalandırılması gerektiğini söyledik. Bunu sadece biz söylemedik. Bunu duruşma savcımız da mütalaasında geçtiğimiz duruşmada bütün sanıkların fikir ve eylem birliği içinde olduğu ve dördünün de ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet cezası ile cezalandırılması gerektiği yönünde mütalaa verdi. Yani bu bizim mağdur vekili olarak duygusal verdiğimiz bir karar değildir. Veya bir talep değildir. Bunu soğukkanlılıkla olayı değerlendiren duruşma savcımız da mütalaasında aynen bizim söylediğimiz şekilde tüm sanıkların cezalandırılması gerektiğini söyledi."
“Tutuklu sanıklar müebbet aldı diğerleri beraat etti”
"Ancak bugün mahkemede tutuklu 2 sanık için beklentilerimiz doğrultusunda 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararı verildi. Yalnız tutuksuz 2 tane sanık için Y.E. ve A.Ç. için de beraat yönünde karar verildi" diyen Erenci, "Delil yetersizliğinden her türlü kuşkudan uzak delil bulunmadığından böyle bir karar verdiler. Daha da ilginç olanı en çok bunu yadırgadık. Yadırgadığımıza açık bir biçimde ifade edebilirim. Hangi kanun maddesine, hangi ceza muhakeme usulü kanununa dayanak gösterirseniz gösterin. Birden çok kişiyle çocukların alıkonulduğu yönündeki iddianın ve mütalaanın zaman aşımına uğradığımdan le cezadan mahsup edilmesine, hariç tutulmasına, bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bu şu anlama geliyor. Daha açık bir ifadeyle soruşturma uzun sürdü. Evet 11 buçuk yıl sürdü. Soruşturma uzun sürdü. Bu uzun süren soruşturma neticesinde biz ancak şüphelilere ulaşabildik. İddianameyi kabul ettik. Ancak bu süre içinde zaman aşımı süresi dolmuştu. O nedenle de birden çok kişiyle çocukların alıkonulması yönünde süreli hapis cezası istemiyoruz diyor mahkeme. Daha da ilginç olanı eyleme katıldıkları yönünde en ufak bir kuşkumuz olmayan ve savcılığın da eyleme katıldıkları yönündeki mütalaası doğrultusunda yargılanan Y.E. ve A.Ç. de mahkeme ayrıca tazminat hakkı saklı kalmak üzere dava açma hakkı yetkisi vermiştir verdiği kararda. Söyleyecek çok fazla bir şey yok. 16 yıl sonunda gelinen noktadan memnuniyetsiz miyim? Hayır. Verilen iki tane ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bir nebze de olsa bizim ve ailelerin yüreğine su serpiyor. Ancak birlikte hareket ettikleri kuşkuya mahal bırakmayacak kadar net olan diğer iki sanığın beraat kararı verilmesi ve bu yetmezmiş gibi henüz yargılama bitmediği halde, henüz yargılama safahatları sonuçlanmadığı, bölge adliye mahkemesi yani istinafın Yargıtay'ın bu konuda hükümleri kesinleşmediği, en son karar verilmediği halde yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını da çok yadırgıyoruz" ifadelerine yer verdi.
“Suçları sabit”
Tuğçe ve Büşra isimli kuzenleri öldürmekten ceza alan sanıkların işledikleri suçlarla ilgili de bilgiler veren Avukat İbrahim Erenci, “Burada şahısların öldürme kastıyla değil alıkoyma, tecavüz etme ya da cinsel birlikteliğe alıştırarak (bu çocuklara dilim varmıyor söylemeye) fuhuşa yönlendirilmesi amacıyla kaçırıldığını varsayıyorum. Bu konuda itiraf olmadığı için elimizde somut delil yok, somut delille çocukların kaçırıldığı sabit. Bir araç kullanıldığı sabit. Yani 2 tane çocuğun 7 kilometre evden ileride bulunması cenazelerinin, yürüyerek gitmediklerini kanıtlıyor bize. Araç kullandıkları da sabit. Dolayısıyla birden çok kişiyle hareket ettikleri ama sonrasında çocukların tepki gösterdiği ortada. ‘Babama söyleyeceğim, polise şikayet edeceğim’ vesaire şeklindeki. Bunlara acemi katil diyorum. Yanlarında insan öldürmeye elverişli herhangi bir şey, bıçak, balta, nacak, ip hiçbir şey bulunmadı. Çocukların önlüklerinin kemerlerini sökerek birbirine düğümleyerek boğma ipi yaptıkları ve bu suretle katlettikleri sabittir. Adli tıp raporuyla sabittir. Dolayısıyla eylemin başlangıcında öldürme kastı yoksa bile planlı, programlı çocukların alıkonulması yönünde bir eylem birliği, fikir ve eylem birliği içinde oldukları, daha sonra da çocukları katlettikten sonra da bu fikir ve eylem birliğinin devam ettiği herhangi bir açıklama yapmamaları veya itiraf etmeleri durumunda hem kendilerine hem diğer sanıkları yakacaklarını düşünmeleri, avukatlarının da muhtemelen bu yönde telkinde bulunması nedeniyle suskun kalmaları ‘Olayı hatırlamıyoruz. O zaman orada değildik. Telefon benim mi bilmiyorum. Şahısları tanımıyorum’ şeklinde mücerret ifadeler verdiler” diye konuştu.
Ayşe Yıldırım: “Beraat edenlerin de ceza almasını istiyoruz”
Mahkemenin ardından konuşan Tuğçe Yıldırım’ın annesi Ayşe Yıldırım davadan beraat edenlerin de ceza almasını istedi. Yıldırım, “Y.E. ve A.Ç.’nin de ceza almasını istiyoruz. Benim çocuklarımı Y. denen kadın kandırdı. O şerefsizlere teslim etti. Bizim çocuklarımız 16 yıldır toprakta. Bunlar da yedi içti gezdi. Bunların hak ettiği cezayı almalarını istiyoruz. Kanun bizim yanımızda olmalı. Bundan sonra da adalet yerini bulacak. O kadın benim çocuğumu aldı, yoldan teslim etti şahıslara” diye konuştu.
Olayın geçmişi
Savaştepe ilçesi kırsal Karacalar Mahallesi'nde 21 Mart 2006'da okula giderken kaybolan teyze kızları Büşra Karabacak ile Tuğçe Yıldırım'ın cesetleri 44 gün sonra Çamurlu Mahallesi yakınlarındaki bir menfezde poşete sarılı olarak bulunmuştu. Karabacak ile Yıldırım'ı öldürdükleri şüphesiyle 11 yıl aradan sonra S.Y., A.Y., Y.E., A.Ç. İzmir'de 8 Eylül 2017'de gözaltına alınmış, şüpheliler çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmış, 21 Ekim 2017'de çocukların tırnak arasından alınan DNA örneklerinin uyuşmaması üzerine tahliye edilmişlerdi. Ailelerin itirazları ve DNA örneklerinin başka bir kuruma yaptırılmasının ardından serbest bırakılan zanlılardan 2’si 7 Haziran’daki duruşmada yeniden tutuklanmıştı.