Savaş, sonuç olarak kazanan için de, kaybeden için de bir felaket sevgili dostum! Rusya'nın Ukrayna üzerindeki politikalarını gerçekleştirmek için diplomatik yollardan vazgeçip sıcak savaşa girişmesi elbette insanlık adına onaylanacak bir durum değil...

Savaş, devletler ve liderler için bir güç gösterisi olsa da, insanlık için bir yıkım aynı zamanda. Devletleri yönetenlerin belki de en büyük zaafı, güçlerini bildikleri halde, güçlü devletlere meydan okumaları, onları tahrik etmeleri ve başka devletlere güvenerek yol almak istemeleri. Ama böyle bir dünya yok ve hiç de olmadı. Türk tarihinin İttihat ve Terakki yönetimindeki gelişmeleri andırıyor sanki. Perişan Osmanlı ordusunun Almanya'nın desteğine güvenilerek Enver ve Talat Paşalar tarafından Birinci Dünya Savaşı'na  sokulması gibi. Sonuç tam bir felaket oldu elbette! Ukraynalı devlet adamlarının Nato ve Avrupa Birliği yolunda almak istedikleri yol her ne kadar mantıklı ve ülkelerinin menfaati için doğru olsa da, zamanlama ve denge kurma konusunda büyük hatalar yaptıkları açık. Yazık, bütün dünya televizyondan savaş oyununu seyrediyor. Ya savaşı yaşayanlar için ne demeli? Sonuç itibariyle, Ukrayna'da yasayan bir Rus asıllı nüfus da yaşıyor. Bizde Batı Trakya ve Kıbrıs Türkleri  konusundaki duyarlılığımızın bir benzeri Rusya için de geçerli...Elbette Rusya hemen yanıbaşında bir Nato istemeyecektir...Ukrayna yönetiminin Avrupa devletlerine ve Nato'ya güvenerek adım atması tam bir ulusal hata! Biraz geriye dönelim sevgili dostum!

Her ne kadar Ukrayna ile Türkiye arasındaki uluslararası anlaşmalar doğrultusunda, dolaşım ve seyahat serbestliği olduğu bilinse de, Türk halkının gündeminde olmayan konular da var. Ukrayna’da, Kırım Hanlığı'nın 1783'te Rus işgaline uğramasından sonra Tatar ve Nogay nüfusunun büyük bir bölümü farklı dönemlerde Osmanlı'nın Balkan ve Anadolu topraklarına göç etmiş. Kırım'da kalanlar ise zor koşullar altında yaşamına devam etmiş; Stalin döneminde savaş işbirlikçisi suçlamasıyla Sibirya'ya sürgüne gönderilmiş; kısacası hayatı çilelerle dolu bir yaşam sürdürmüşler. Kırım Tatar Türkleri, asırlardan beri varlığını bir şekilde devam ettirmiş; 2021'de ise "yerli halk" statüsüne kavuşmuş. Kırım Tatarları, Ukraynanın bağımsızlığından beri bu hakları bekliyorlardı.

Ukrayna Parlamentosunda, Kırım Tatar Türkleri, Karaimler ve Kırımçakların ülkenin yerli halkı olarak kabul edilmesini öngören düzenleme yasalaşmıştı. Bu düzenlemeyle, Ukrayna’daki Kırım Tatar Türkleri de yerli halk statüsüne kavuştu.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in önerisiyle parlamentonun gündemine getirilen “Ukrayna’nın yerli halkları yasa tasarısı” genel kurulda onaylanmıştı.

Yasal düzenlemeye göre, Kırım Tatar, Karaim ve Kırımçak halkları, Ukrayna’nın yerli halkı olarak tanınacak.

Ülkede yaşayan Ruslar ise Ukrayna sınırları dışında devlete sahip oldukları için yerli halk olarak kabul edilmeyecek.

Yerli halkların asimilasyon, etnik kökenlerinin, kültürel değerlerinin yok edilmesi, zorla yerlerinden edilmeleri ve tahliye durumlarına karşı hakları garanti altına alınacak.

Ukrayna’nın yerli halklarının kültür, eğitim, dil ve bilgi edinme hakları garanti altında olacak.

Yerli halklar kendi eğitim kurumlarını oluşturabilecek ya da diğer eğitim kurumları ile dillerinin, tarihlerinin, kültürlerinin öğretilmesi amacıyla iş birliği yapabilecek.

Ukrayna'nın yerli halkları, kendilerini temsil eden organları aracılığıyla kendi medya kuruluşlarını kurma hakkına sahip olabilecek.

Velhasılı kelam sevgili dostum; bu güne gelirsek, ne olacak sorusuna verilecek en iyi cevap Rusya'ya meydan okuyan Ukraynalı yöneticiler iktidardan düşürülecek. Başka bir çare yok. Ve Rus istekleri de, masada kabul edilecek...