Akıl hastanesine yatırılan ve ölü olduğuna inanan bir hasta, hiçbir yaşamsal faaliyete katılmadığı gibi,  yemek de yememektedir. Bütün doktorlar ve psikiyatristler kendisinin ölmediğini, hayatta olduğunu anlatsalar da, dinletememişler; o buna bir türlü inanmamış.

Ve öylece ölüp gitmiş!
Demek ki sevgili dostum; anlamayan hiç kimseye bir şeyi kabul ettirmen ve anlatman mümkün değil!
Uygarlık tarihinde, tarihin bir fotoğraf makinesi olduğunu ve o makineyle, dünyaya gelen herkesin bir kez fotoğrafını çektiğini ve bizlerin o fotoğrafla anıldığımızı bilge adam söylemişti de, anlamakta zorlanmıştık.

"Aman dikkat et, sakın gözlerin kapalı çıkmasın!" diye de eklemişti...
Karizma,
İnanç, 
Mücadele gücü ve azmi,
Aydınlık Türkiye'nin gençliği olma sorumluluğu, 
Başarma hırsı,  
Ve
Çalışmanın yarattığı özgüveni yansıtan bir fotoğrafın olmasını istemez misin sevgili dostum?

İstersin elbette de, dönüp kendine aynada bakabildin mi?
"Aynaya baktığımda gördüğüme, göğe baktığımda ise görmediğime inanıyorum..." diyen bilgenin sözüne kulak verip vermemek elbette senin kararın...