Akıl nedir?

Önemli değil...

Sorun nedir?

Boşver...
Aklımız da emanette, sorunlarımız da...

Sihirli bir el bekler gibisin sevgili dostum!

Yok öyle yağma...

Ne yaparsan kendi elinle ve aklınla yapıyorsun sonuçta.

Ah şu bizim şark kurnazlığında uzman olan mevcut aklımız!

Vazgeçemiyoruz bir türlü! Taşralı ezikler gibiyiz; başkalarının gözünde! Hem de ne ezik...

Attığımız bütün adımların nereye gittiğini dahi bilmiyoruz; ayaklarımız kafamızdan bağımsız gibi.

"Akılsız başın cezasını ayaklar çeker" diyen bilgeye de kulak vermiyoruz bir türlü.

"Saldım çayıra mevlam kayıra" felsefesiyle, "binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete"... 


Sevgili dostum; dilenci ruhundan hiç vazgeçmiyorsun! İnat ediyorsun; sırf inat olsun diye...

Aklın şaşkın, ruhun perişan, fikrin de zikrin de çağın çok gerisinde, elinde üç beş plak var yıllardır çalıp duruyorsun aynı parçaları...

Sanatçının "masal" şarkısında olduğu gibi, hep masal, hep masal, hep masal...

Lakin her şey eskidi; ürünün yanlış ürün artık;  reklam ise nafile...