“Hukukçunun değeri, bilgi derecesi ile değil, bilgisini uygulama yeteneğiyle ölçülür.”

Bu sözler değerli hukukçu Prof. Dr. Ernst E. HİRŞ’e ait. Günümüzde hukuk fakültesi sayısı ile beraber hukukçu sayısı da artmaktadır. Hukuk fakültelerinde ağırlıklı olarak verilen teorik derslerin yanına sıkıştırılan pratik dersler ise hukuk hayatının pratiğini ne derece karşılamaktadır bir muamma. Bundan çok uzun yıllar önce bir hukukçu için pratiğin öneminin farkına varan Hirş, bu konu ile alakalı bize yarım asrı aşkın süredir yol gösteren bir şaheser bırakmıştır: Pratik Hukukta Metot.

Bilginin saf şekliyle var olmasının bir değeri olsaydı dünyayı değiştiren eserleri ortaya çıkarmak için yüzyıllarca çaba sarf etmezdik. Saf bilgi bize gösterilen yoldur. Yürümediğimiz yolun ise bir değeri yoktur. Saf bilgiyi işlemeye başladığımızda yolu yürümeye başlarız. Yola çıkınca daha iyi yollar ararız. Yoldaki sorunlara karşı çözümler üretiriz. Tüm bunlar sayesinde bilgiyi nasıl kullanacağımızı öğreniriz.

Hukuk uçsuz bucaksız bir çöl, belki büyük bir okyanus… Tüm bu bilgi birikiminin içerisinde bilgiyi nasıl kullanacağımızı bilmek hukukçunun en değerli özelliklerinden biridir.

Hocamız değerli kitabının ilk üç ana kuralında analiz yeteneğinin değerinden bahsederken konunun özünü doğru şekilde saptamamızın önemini vurgular. Bir hukukçunun en değerli yeteneği nereden bakacağını bilmektir. Gerçek hayatın içerisindeki hukuki olayların özünü anlayabilmek olaylara doğru yönden bakmamız için çok değerlidir. Doğru yönden bakabilmek ise bir hukukçunun sadece hukuk kitaplarına bakarak kazanabileceği bir yetenek değildir. Bu bir hukukçunun kendini her yönde geliştirmesi ile kazanacağı yorum yeteneğinin bir getirisidir. Vizyoner bir hukukçu hayata doğru yönden baktığı için hukuki olaya nereden bakacağı konusunda hiçbir problem yaşamaz.

Hukukun özünü kavrayabilmek tüm bu aşamaların sonrasında uzun bir yolculuktur. Hukukçu olmak varılacak bir hedef değil, uzun yıllar yorulmadan gidilecek uzun bir yoldur.

Hocamız bu kitabında pratik hukukun önemini vurgularken birçok yerde teorik hukuka atıf yapmıştır. Çünkü harekete geçmiş, pratiğin öneminin farkına varmış her hukukçunun bitmek bilmeyen bu yolda varacağı her durak bilgiden oluşmaktadır.

“Yalnız bilmek yetmez, uygulamak da gerek; yalnız istemek yetmez, yapmak da gerek.”