Tarihin tozlu sayfalarını çevirip 1700 yıl öncesine Roma tarihine inmeye ne dersin sevgili dostum!
Yazılan bu ya, "Roma, İmparator Diocletianus döneminde, ülke ekonomik kriz içine girer.
Çünkü lüks yaşam, çok büyük ve pahalı projeler, artan savunma giderleri hazineyi zora sokmuştur.
Halkın satın alma gücü zayıflar; yoksulluk, sefalet, karaborsa artar.
Ama Diocletianus'un çevresi altın kaplamalı saraylarda yaşıyordu. 
Ezilen sınıflar tepki göstermeye başlar.
Diocletianus, halkın  tepkisini azaltmak için ekonomiye müdahale etti.
Devlet, yatırımları yürütmek, asker ve memur maaşlarını ödeyebilmek için karşılıksız para basmak zorunda kalır. Para basmak maliyetli bir iştir sonuçta...
Vergiler kat kat artar; faizler yükselir.
Enflasyon yüzde binleri geçer.
Önceleri 7-8 Drahmi’ye satılan bir ölçek buğdayın fiyatı 120.000 Drahmi’ye kadar çıkar.
Oysa Roma imparatorlarının en çok önem verdikleri konu, yiyecek ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını herkesin ulaşabileceği bir düzeyde tutmaktır.
Çünkü aç bir halk isyan edebilirdi.
Aldığı önlemlerin enflasyona çare olmadığını gören İmparator Diocletianus,
aşırı fiyat artışlarını tüccarların ve işadamlarının açgözlülüğüne bağlayarak, temel gıda fiyatlarına ve faize müdahale eder. Bir kararname ile mal ve hizmetlerin bedellerini tek tek belirler.
Hububat, şarap, et, sebze, meyve, deri, kürk, ayakkabı, kereste, halı, giysi, vasıfsız işçiden avukata kadar uzanan meslek erbabının yevmiyeleri gibi bir çok mal ve hizmetin bedelinin yer aldığı uzun liste Batı Anadolu, Mısır ve Yunanistan'da birçok kentte mermer blokların üzerine yazdırılarak halka duyurulur.
Bu kararname ilk başta halkta memnunluk yaratır.
Enflasyonun altında ezilen ama bu kararnameden güç alan öfkeli tüketiciler, kimi yerlerde liste fiyatının üzerine çıkan esnafın işyerlerini tahrip ettiler.
Bu önlem kısa süreçte enflasyonda bir iyileşme sağlasa da, uzun süreli sonuçları ekonomiyi çökertir.
Çünkü üreticiler üretimini durdurdular ya da takasa yöneldiler.
Maaş ve yevmiyelere de üst sınır getirildiği için, başta askerler olmak üzere sabit gelirli insanlar paralarının giderek eridiğini gördüler.
Satışları durduran esnaf, bu kez stok yapmaktan dolayı cezalandırılır.
Sonunda ülkede kıtlık başlar.
Açlık, sefalet, karaborsa hat düzeye yükselir.
Ta ki, Diocletianus’un iktidarı M.S. 305 yılında sona erdiğinde, kararname yürürlükten kaldırıldı ve günlük yaşama ekonominin kendi yasaları yeniden egemen oldu.
O dönem yaşayan İzmitli düşünür Lactantius tarihe şu kaydı düştü.
"Diocletianus yaptığı çeşitli hukuksuz işler nedeniyle fiyatların korkunç derecede artmasına neden oldu. Bir yasa çıkararak enflasyonu, faizi sınırlamaya kalkıştı ama küçücük, önemsiz gerekçelerle çok kan döküldü. İnsanlar en küçük bir malı satışa çıkarmaktan korkar oldular ve görülmemiş bir kıtlık başgösterdi."
Velhasılı kelam sevgili dostum; tarihi olaylara film seyreder gibi bakmakla ondan bir ibret çıkarmak veya ders almak çok farklı işler. Bilgenin dediği gibi sevgili dostum;
“Dört Mevsim” gibiymiş insan…
Gülerken “yaza”,
Sevinirken “ilkbahara”,
Soğurken “kışa”,
Hayalleri yıkılırken
“Sonbahara” benzermiş...
Nihayetinde, sevmekte de, sövmekte de acele etmemek lazım sevgili dostum; acele etmemek lazım!
Sanatçının dediği gibi, vicdan ilahi bir takiptir; temiz vicdanlı olanlara...