Aşağılık kompleksi ya da karmaşası yaşayanların, bilgi sahibi ve donanımlı insanları onaylamasını bekleme sevgili dostum! Nafile bir uğraşı...

Bu mevzular, cahili çok zorlar çünkü...

Elbette "okuyup, araştırıp, mantığını kullanan" biri için değil bu sözler.

İnsanlarla olan ilişki derecesini iyi ayarlamaktan geçiyor her şey galiba... 

Uzaklaşırsan görmez; epey yakın olunca da duymaz.

En yakınlarınızın bile ikna olması, size inanması veya benimsemesi hep zor olmuştur. Ortaya koyduğunuz her aykırı düşünce veya eylem delilik veya çılgınlık olarak algılanır. Kim bilir belki de, dâhilik mertebesine doğru giden yolda iz sürüyordur...! 

Tarih öldükten sonra anlaşılan; yazar, ressam, bilim adamı, filozof, düşünen insan ve mucitler" ile doludur. Bu herkesçe malum.

Hayata gözlerini yumduktan sonra, eserleri aşırı pahalı olan pek çok besteci, yazar, ressamı bile hemen şuracıkta sayabiliriz.

Bundan dolayı, içinde "sanat, bilgi, emek, estetik" olan insan olmamıza dair ne varsa onu anlayan ve saygı duyma potansiyeli olanlara sunmak daha anlamlı...

Yeni fikirlere, ilk itiraz edenler veya aptalca bulanlar hep en yakınlarınızdır.

Boksta bile en yakından gelen "beklenmedik" yumruk sizi nakavt edebilir; aman dikkat!

Düşünce ekseni ve hayata bakış perspektifimizi değiştirme, geliştirme açısından ilk nasihati ve örneklemeyi kendine yapmalısın kısacası.

İnsanlığa katkımız olsun diye düşünürken, karşınızdakini "aşırı doz bilgi" ile sersemleteceğinizi gözardı etmeyin...

Anlayana, anlayacağı ve alacağı kapasite ve içerikte sunuş en geçerli olanıdır.

Velhasılı kelam sevgili dostum; 

sonuçta insan bu! Yemeği hepsi, bilgiyi ise çok azı biriktirir.

Bazen kendi doğrularımızı, eşimize dostumuza bile inandırmakta ya da anlatmakta güçlük çekeriz. Başkasının söyledikleriymiş gibi, kendi fikirlerinizi el altından lanse etmeyi kararlılık ile yaparsan sonucun olumlu olma ihtimali de yükseliyor.

Karısı, tutuklanan Sokrates'e: 

"Seni haksız yere tutukluyorlar!" demiş. 

Sokrates de en güzel cevabı vermiş: 

"Yok bir de haklı yere mi tutuklayacaklardı!"

Bir insanın dengesini kaybettirip sonra normal davranmasını beklemeyemezsin sevgili dostum!

Herkes, sevdiğini öldürmeye devam ediyor kısacası...

Sonrası ah ve de vah...!

Öyle zamanlar olur ki, ne kafanın, ne de çabanın bir faydası olur! Faydalar, faydasızlığa, imkânlar; imkansızlığa dönüşür...

Ama her şeye rağmen, İyi olan kaybediyor diye, iyilik yapmaktan vazgeçmeyin...

İyiler, kaybederken, kazanır sevgili dostum; kazanır!

İnsanlık alemi şunu bir gün anlayacak elbette!

"Yumurta dıştan bir güçle kırılırsa yaşam son bulur; içten bir güçle kırılırsa yaşam başlar...! Zira, gerçek dönüşümler hep içten gelir.

Ah sevgili dostum ahhhh! Tercih senin...