Öyle insanlar görüyoruz ki hayatta, insanın kendinden nefret edenine de bıkanına da rastlamak artık çok sıradan bir durum. Sevdiklerini zamansız kaybedenler, en iyi dostlarını birer birer toprağa verenler için yaşamak yalnızlaşmaktan ibaret sevgili dostum! Vedalaşmalar hep hüzünlü, hasta ziyaretlerinde güzel sözlerin gizemi...
Bazı insanlar da var ki sevgili dostum; öyle bir ruh halindedir ki, içindeki merhamet duygusundan nefret eder olmuş; ömrünün geri kalanında ondan kurtulmak için dua ederlermiş ilahi güce, içindeki merhameti alsın  diye...

Bunu başaranlar elbette var ama hikayelerini anlatırken, hayata ve insanlara karşı öyle kırgınlar ki, sevgi ve merhameti terkedip, "bir tekme de ben vurmak istiyorum" noktasına gelmişler.

Gelmişler gelmesine ama, ilahi güce giden yolu da kaybettiklerinin farkında değiller; cehennemin potansiyel müşterileri olmuşlar sanki. "Önce kendine merhamet et, sonra başkasına" demişti bilge...
Velhasılı kelam sevgili dostum; bazı insanlar da var ki, ölüm onlar için bir ebedi düğünden ibaret...
İnsanın sevgisi başka bir insanın gönlüne dokunmazsa, görünmeyen yüce yaradana nasıl dokunacak sevgili dostum; hiç  düşündün mü? Vazgeçme, şefkatinle ve merhametinle sevdiklerini kucaklamaktan...

Bir anne babanın çocuklarına sarılması gibi!