Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Vildan Altunayoğlu Çakmak, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla konu hakkında açıklamalarda bulundu.
Alzheimer hastalığının, beynin zihinsel işlevleri içinde en iyi bilineni hafızanın ve öğrenmenin bozulduğu ilerleyici bir hastalık olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Vildan Altunayoğlu Çakmak "Bu bozulma, yaş ile ortaya çıkan zihinsel yavaşlama ve kapasitede azalmanın çok ötesinde, kişinin kendisi veya yakınlarının fark edebileceği şekilde gündelik hayatı etkileyecek şiddettedir. Hastalık, öncesi duruma göre fark oluşturur. Alzheimer hastalığı tanısı koymak kolay olamayabilir. Tanıda gecikmenin en büyük nedeni hastanın, sorumluluk ve uğraşlarının azaldığı emeklilik olarak adlandırılabilecek bir dönemde sinsice gelişmesidir. 65 yaşında işinden emekli olan bir kişinin kendine başka bir uğraş ya da hobi bulamadığını düşünün. Birbirine benzeyen günler içinde, aynı yüzler ile sıradan aktiviteler, yıllar içinde öyle benimsenir ki yeni ve değişen her şeyden uzaklaşmış oluruz. O zaman 'Yaşlandık işte!', 'Bizden bu kadar...' gibi cümleler iki sözümüzden biri olur. Bu durum elbette Alzheimer demek değildir. Fakat Alzheimer hastalığının kendini sakladığı mükemmel bir fırsattır" dedi.
"Alzheimer hastalığı unutarak başlar" diyen Çakmak "Konuşma içeriğinde fakirleşme ve gördüğünü tanımada güçlük ile devam eder. Bazı kişilerin adlarını unutmak, telefon numarası ezberleyememek, bir eşyayı koyduğu yeri bulamamak, bazen randevuları kaçırmak hayatımızda kabul edilebilir aksaklıklar olabilir ve bunları hastalık olarak algılamayabiliriz. Fakat bu küçük unutkanlıklara; sık sorma, düzenli ilaçlarını almayı unutma, az konuşma, kendini ifade edememe ve tanıdığı yerlere gidememe gibi zihnin diğer işlevlerinde de bozulma eklenince hastalık endişesi artar. Kendisinin ve kabiliyetlerinin farkında olan kişiler 'Acaba Alzheimer mı oldum?', 'Annem ya da babam gibi mi olacağım?' gibi sorular sormaya başlar. Bir kısım hasta ise durumu yaşlılığa bağlar ve ilgilenmez. Bu durumda yakınları sorar: 'Annem ya da babam neden değişti?', 'Acaba Alzheimer mı oldular?' Artık uzman bir doktora gitme zamanı gelmiştir. Alzheimer hastalığı ilerleyici bir hastalıktır. Tedavisi, hastanın şikayetlerini hafifleten, günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız kalmasına kısmen katkıda bulunan birkaç ilaç ile sınırlıdır. Bu ilaçların, hastalığı durdurmaya bir etkisi yoktur fakat hastalığın gidişatını hafifleterek katkı sağlarlar" şeklinde konuştu.
Sağlıklı beslenmenin önemine vurgu yapan Doç. Dr. Vildan Altunayoğlu Çakmak "Her yaşta gerekli olduğu gibi hangi yaşta olursa olsun sebzeden ve tahıldan zengin, zeytinyağı ve balık eti içeren diyet ile beslenmenin de Alzheimer hastalığının gelişme riskini azalttığı ileri sürülmektedir. Diğer taraftan yaş ile birlikte ortaya çıkan hipertansiyon, diyabet gibi hastalıkların iyi kontrol edilmesi Alzheimer hastalığını önlemede büyük katkı sağlar" diye konuştu.