Sahada olan hangi kesimden insan olursa olsun sevgili dostum; kendi mutluluğu ya da umutlarını bir tarafa bırakıp toplumun genel gidişatına baktığında; karşılaşacağı genel manzara; mutsuzluk ve umutsuzluktan ibaret!
Ne Allah korkusu, ne devlet korkusu, ne de denetim diye bir şeyi bulmak ya da hissetmek imkânsız gibi...Böyle bir ortamda sevgiden bahsetmek de imkânsız gibi...Nihayetinde, beslenmeden, barınmaya, eğitime, sağlığa ve de enerji ihtiyacına kadar yaşamın bütün alanlarında olabildiğince şişirilmiş fiyatlar her kesimden insanın canını az ya da çok yakıyor. İşin açıkçası, her taraf bir yangın yeri adeta ve de bir tür zulümden ibaret bir yaşam...Sen bakma sevgili dostum; hayatın gerçeklerini umursamadan yoluna devam edenlere...! Herkesin içinde öyle ya da böyle katlanılabilir ya da katlanılamaz dertler zinciri hakim...Beyni sulanmış ve bir o kadar da şaşkın insanların ülkesi oldu burası. Sen, ben ya da siz ve onların meselesi değil sadece...
Güne heyecanla, neşeyle, umutla ve enerjiyle başlayan insanların sayısı dibe vurmuş durumda. Bencilliğin alabildiğine zirve yaptığı böyle dönemlerde, gemisini kurtaran kaptan veya her koyun kendi bacağından asılır sözleri ister istemez akla geliyor ve bu duygu ağır basıyor. Paylaşma ve yardımlaşma denen ve hayata anlam katan insanı duygular da yerle bir olmuş. Bir tür kıyamet hali!
Velhasılı kelam sevgili dostum; hayatın inişli çıkışlı kulvarlarında bir o tarafa, bir bu tarafa yalpalayıp duran insanların ülkesi burası demekten başka bir söze hacet kalmıyor. Mutlu azınlıkların, mutsuz çoğunlukları mümkün olduğunca sömürdüğü ahlâksız bir düzen bu! Ahlâksız bir düzen de düzen sayılamaz ama her neyse; Allah kerim!