Muktedire verilecek en büyük ceza onu bütün sıfatlarından azat edip egemen olduğu topluluğun arasına sıradan insan olarak göndermektir.

Her insan çıplak doğar.

Toplum içinde üretilmiş sıfatlar üzerimize yapıştırırlır.Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Ateist, Hindu...vs oluruz.Doğduğumuz topluluğa ait olduğumuz için Türk, Ermeni, Alman, Japon oluruz. Bunların hiçbiri bizi diğerlerinden üstün yapmaz. Ama insan doğuştan bir özelliğe sahiptir ki o da kendine tapmaktır. Kendine tapmaya gereksinim duyan insan erk peşinde koşar çünkü Tanrılaşmak kudretle mümkündür.

Kudret para, silah, dini kullanmak gibi araçlarla elde edilir. Böylece muktedir olunur.

İktidarın ele geçirilmesiyle muktedir kendinde vehmettiği tanrılık iddiası yavaş yavaş sıradan insanlıktan uzaklaşır. Bu uzaklaşmada muktedirin elde ettiği güç kadar bağlılarının ondan geçinmesi ve ondan korkmasının da büyük rolü vardır.

İş öyle bir hale gelir ki muktedir kendi kimliğini unutur. Ol dediğinde her şey olmaktadır çünkü. Bu noktada zulüm başlar. Zalimi zalimleştirenler zulümden korkmadıkları gibi yukardan gelen zulmü aşağıya doğru aktarırlar.

Sonuçta zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanlar yıkılan barajdab taşan sel gibi zulme isyan ederler.

İsyankarların başarıya ulaştıkları anda yaptıkları ilk şey büyük bir hata olur; muktediri öldürmek! Böylece zalimlik el değiştirmiş olur.

Fransız Devriminden Çavuşeskuya kadar örnekler bunu gösterir.

Muktedir öldüğünde bile tanrılaştırılır.

Ona kimliğini hatırlatmak gerekir yani toplum içine sıradan insan olarak salmak!

Ancak o zaman eski muktedir ve taraftarları yaptıklarının cezasını çekebilirler.

Bu mümkün mü?

Belki ama çok zor. Çünkü eski tabak yalayıcılar buna engel olacaktır. Ya da yeni muktedir özentileri doludur toplum.

Kısaca  "Asra yemin olsun ki insan kati bir ziyandadır".

Sınıfsız, sömürüsüz, adil bir düzen insan tarafından kurulamaz. Bu cennettir çünkü ki orada bile sınıf vardır, anlatılanlara göre.

Enseyi karartmayın, yaşayın, ayakta kalın, adil olun, üretin, sevin, yardım edin.

İyi insan da budur, iyi mümin de!